Çocuk

TAŞ ATAN ÇOCUKLAR

TAŞ ATAN ÇOCUKLAR

Sanki oyundasın taş atan çocuk.
Cahilmi, cesurmu sonra görürsün
Seni kımler böyle oynatan çocuk.
Sanmam bu eğlencen çok uzun sürsün...
Sökülen kaldırım, ayaklarındır
Ölünceye kadar bir götürümsün..
Kundaklanan dükkân yarınlarındır
Vicdanında yargılanan cürümsün

Elinde molotof, yuzünde maske-
Neden bir gizliliğe bürünürsün…
Yıllarca sonra, desen bile keşke
Vatan ahı ağırdır, sürünürsün.

Senin yaşıtlarda taso salgını
Yahut bir iple topaç çevirirsin.
Oyun sandığın işlerin çılgını
Çamı hedeflerken, can devirirsin

Hapistemi geçsin ergenlik çağı
Ordada sarmalar pisliğin ağı.
Kopmak bilmez asla takvim yaprağı
Harf, harf, cümle cümle sen sökülürsün.

Kaynağıdır dinlerin Ortadoğu.
Din olmaktan uzak dinlerin çoğu.
Tarih boyu bundan kinlerin çoğu
Muslümansın, müslüman görünürsün.

Benimde devletle sorunlarım var
Yapamam bunu aramızda duvar.
Hırs, nefret, cahillik, benlik canavar
Davanı hukuk ile sürdürürsün.

Hadis ’vatan aşkından iman doğar’
İmansızı, iman her zaman boğar
Nefret, öfke beyne, kalbe zor sığar.

Ödev yapmak nasıl zevkli hale gelir?

Unutmayın ki siz de bir zamanlar çocuktunuz... Arkadaşlarınızın oyun oynadığı saatlerde oturup ders çalışmak sizin için de can sıkıcıydı, değil mi? Ama siz, Bebeğim ve Biz dergisinin önerileriyle çocuğunuza daha kolay ödev alışkanlığı kazandırabilirsiniz

Okul hayatımızın kabusu olmuştur 'ev ödevi'. Hiçbir çocuk yoktur ki ev ödevine karşı istekli olsun. Fakat doğru yaklaşımlarla bu durumun, çocuğunuz ve sizin için bir kabusa dönmesini engelleyebilirsiniz. NP İstanbul Nöropisikiyatri Hastanesi'nden Psikolog Aynur Sayım, çocuğa nasıl ödev yapma alışkanlığı kazandırılabileceğinizle ilgili önerilerde bulundu.

BECERİLERİNE DİKKAT!
Öncelikle her çocuğun bireysel farkları olduğunu ve öğrenme tarzının değişkenlik gösterdiğini unutmamak gerekir. Çocuğun gelişimi, öğrenme becerileri, dikkatini yoğunlaştırma ve sürdürme becerisi; yaşına uygun mu, ders çalışma motivasyonu nasıl, çocuğun çalışma disiplinini etkileyen nedenler nelerdir incelemek gerekir. Eğer çocuğun zekasında, öğrenmesinde ve dikkat becerilerinde sorun yoksa, tek başına çalışma disiplinini kazanabilir. Fakat bu alanlarda sorun yaşayan bir çocuğun özel eğitim desteği alması, birlikte ders çalışılması gereklidir.

Şiiştt... Amca Kızıyor!..

Ülkemizde amcalar, teyzeler, ablalar hiç bitmez... her yerde vardırlar... sürekli de kızarlar zaten...

Çünkü bir çocuk ne zaman yaramazlık yapsa, annesi veya babası, o kaçınılmaz cümleyi söyler:

"Şişşştttt... Dur yapma kızım... Bak amca kızıyor..."

Amcanın kızması bir şey değil de, keşke her şey sadece amcanın kızmasıyla sınırlı kalsa!..

Amca kızar... çocuk bildiğini okur...

Teyze kızar... çocuk bildiğini okur...

Abi kızar... çocuk yine bildiğini okur...'

Çocukların merhamet ve vicdan duygularını nasıl geliştirebiliriz?

Anne-babanın birbirlerine ve aile üyelerine karşı sevgi dolu, saygılı, yardımsever ve anlayışlı olması çocuklarda vicdan ve merhamet duygularını geliştirir.

Çocuklar olumsuzluklardan ne kadar uzak kalır ve güzel örnekleri görerek büyürse sevgi ve merhamet de o derece yer bulur. Çocukların hayvanlara ve çevrelerine karşı acımasız davranışları dikkatle izlenmeli.

İnsanı insan yapan bütün hasletler merhamet ve vicdan duygularının iyi gelişmesiyle güçlenir. Bu da anne-babanın çocuğuna vereceği iyi bir bakım ve eğitim ile başlar. İnsanda var olan merhamet ve vicdan duyguları hem korunmalı hem de sağlıklı çevresel ve sosyal ilişkiler ile geliştirebilmelidir. Çocuğun temel ihtiyaçlarının karşılanması anne ve babasıyla sevgi ve güvene dayanan bir iletişim içinde olması ve zararlı alışkanlıklardan korunması merhamet ve vicdan duygularının hassasiyetini sağlar.

Anne-babalar, çocuklarının başarısı için ne yapmalı?

Günümüzde, çocukların okul başarıları, göz ardı edilmeyecek kadar önem kazanmıştır. Eskiye nazaran iş ve kariyer sahibi olmak zorlaşmış, çocukların da derslere olan ilgisi azalmıştır.

Bu nedenle yeni nesil anne-babalara daha fazla görev düşüyor. Eğitimin sadece okulda olmadığını, evin de eğitimde önemli bir rolü olduğunu unutmamalıyız.

Okullar açıldığı zaman velileri tatlı bir telaşe sarar. Bu telaşenin altında hem çocuğun geleceğiyle ilgili planlar, ümitler hem sorumluluktan doğan korkular vardır. Günümüzde, ebeveynler ve öğretmenler, öğrencilerin niçin her geçen gün okula ve derslerine daha az ilgili göründüklerini anlamak için çaba sarf ediyor. Ancak, çocukların eğitimi konusunda bazı anne-babaların yaptığı tek şey ise karne zamanında görüşlerini ileri sürmektir.

Okula gitmek istemeyen çocuğun kaygılarını hafife almayın

Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Sabri Hergüner, ''Okula yeni başlayan çocuğun korkularını ve kaygılarını hafife almak, numara yaptığını düşünmek, çocukla alay etmek, kızmak, bağırmak, durumu çözmek yerine daha da artırabilir.'' dedi.

Hergüner, okul korkusunun her 40-50 çocuğun birinde görülebilen bir durum olduğunu, eğer kısa sürede üstesinden gelinmezse çocuğun hem eğitim hayatını hem de arkadaş ilişkilerini olumsuz etkileyeceğini söyledi. Hergüner, sözlerini şöyle sürdürdü: "Okul devamsızlığı ne kadar çok uzun sürerse, yeniden sınıfa dönme ve okul korkusundan kurtulma o kadar zorlaşacaktır.

Peygamber efendimiz, Oruç ve Çocuklar

PEYGAMBERİMİZ çocuklarla oyun oynardı.

Onların oyunlarına katılırdı. Onlarla şakalaşırdı.

Oruç tutan çocuklara özel ilgi gösterirdi...

Yeni başladıkları bu ibadette zorlanmalarını engellemeye ça­lışırdı.

Açlıklarını unutturarak, zamanın hızlı geçmesini sağlamaya çalışırdı.

Orucun gün içerisinde zorlaşmaya başladığı öğle vaktinden sonra başlardı bu ilgi.

Onları birtakım şeylerle oyalardı.

Okula 'ilk adım' neden önemli?

'Okula ilk adım', çocukların aileden ilk defa uzun süreli ayrılması ve dış dünya ile ilk karşılaşma dönemi olması nedeniyle önem taşıyor.

Okula bu yıl başlayacak çocukların ailelerinden ilk kez uzun süreli ayrı kalacağı ve dış dünya ile ilk karşılaşma dönemini yaşayacağı belirtilerek, bu dönemin başarıyla atlatılmasında öğretmen ve ailelere büyük görev düştüğü bildirildi.

Denizli Devlet Hastanesi Çocuk Psikiyatri Uzmanı Dr. Şermin Yalın, çocukların önemli bölümünün okula uyum sürecini sağlıklı biçimde atlatırken, bazı çocuklar için okula gitmenin sürekli bir kaygı kaynağı haline dönüştüğünü kaydetti.

Yalın, ''okul korkusu''nun, okula yeni başlayan çocukların anne babalarından ayrılmaktan dolayı duydukları endişe, çocuğun okul ortamında rahatsız eden ya da korkutan bir durumdan dolayı okula gitmek istememesi, aileden ayrılarak yeni bir sosyal ortama uyum sağlama endişesi olarak karşılarına çıktığını ifade ederek, şöyle devam etti:

Çocuklar ve Biz

7 TEMMUZ 2000 tarihli gazetelerde şöyle bir haber var­dı: ingiltere Başbakanı Tony Blair "Baba olmak, başbakanlıktan zormuş." dedi. Tony Blair, bu sözü, körkütük sarhoş olup polisle tartışan 16 yaşındaki oğlu sebebiyle söylüyordu.

Bir kış ortası, iki genç kadın ilk çocuklarım doğuruyor. Saatlerce süren yorgunluktan sonra biri, sevinçle "Zor kısmı bitti!" diyor. On yaş büyük doktoru, gülerek "Hayır!" diye cevap veriyor: "Henüz yeni başlıyor."

Kitap piyasasında çocukla ilgili olanları "çok satanlar" grubuna girememektedir. Dedikodu kitapları ve politik olanları baskı üstüne baskı yaparlar. Maalesef insanlar, ken­di çocuklarının temiz yüreğinden çok, başkalarının kirli yüzleriyle ilgilenmektedirler. Siz, hiç 900'lü telefonlarla, ana babaların çocuklarını nasıl terbiye edeceklerine dair reklâm verildiğini duydunuz mu? Devletler, sosyal kurumlar ve ana babalar, bu konuyu gerektiği gibi ciddiye almamaktadır. Meslekten de Öte, bir sanat olan ana babalığa, gençler, hazır­lıksız yakalanmaktadırlar.

Çocuklarınızı İnançlı Yetiştirin

Dinin çocuk eğitimindeki yeri, sanıldığından daha önemlidir. Din bütünüyle bir eğitim sistemi içerir. İnsanları iyilik yapmaya ve kötü şeylerden uzaklaşmaya çağırır. Bir anlamda insanların melekleşmesini tavsiye eder.

Çocuk hayatında dinin ve din eğitiminin önemi, sanıldığın­dan fazladır. İnanç, hayata anlam kazandırır. Neyi, niçin yapa­cağımızı öğretir.

Din ve din ile ilgili şeyler, en iyi ve en evvel evde öğrenilir. Anne ve baba bu konuda çocuğa örnek olmalıdır.

Çocuğumuzun bilgili olmasını, yalan söylememesini, çalış­kan ve yardımsever olmasını, kimseyi aldatmamasını, namaz kılmasını, oruç tutmasını istiyorsak, kendimiz örnek olmalıyız.

Kız Çocuğu Nasıl Yetiştirilir?

Psikolog Fatih Reşit CİVELEKOĞLU, “Bebeklikten Ergenliğe Başarılı, Mutlu, Huzurlu Kız Çocuğu Nasıl Yetiştirilir?” adlı kitabının ilk satırlarında çok önemli bir paylaşımda bulunuyor:

“Meslek hayatımda şunu fark ettim ki, bana başvuranların üçte ikisi bayan ve sorunları çocukluk dönemine dayanıyor.” diyor ve bu sorunların kaynağının “hatalı anne-baba tutumları” olduğunu vurguluyor.

Kitapta, bebeklikten ergenliğe kadar çocuğun bedensel, kişilik, zihinsel ve manevi gelişimine yer verilmiş ve bu gelişim alanlarını desteklemek için yapılması gerekenler sohbet havasında anlatılmış. En önemlisi konular, yazarın karşılaştığı vakalarla örneklendirilmiş. Hayatınızda olumlu değişiklikler yapmanıza vesile olacağına inandığım bu samimi kitabı tavsiye ediyor; hatalı anne baba tutumlarının başlıcalarını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Aşırı meyve suyu tüketiminin zararları

İzmir'de çocuk gastroloji uzmanı Prof.Dr. Sema Aydoğdu, aşırı meyve suyu tüketiminin çocuklarda ishale neden olduğunu bildirdi.

Prof.Dr. Aydoğdu, “Anneler yararlı diye, çocuklarına büyük bardaklarla bol meyve suyu içiriyor, doktorların tanımlayamadığı ishale yol açıyorlar. Sadece hazır değil doğal meyve suyu da abartıldığında ishal nedeni” dedi.

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi, pediatrik gastroenterolog Prof.Dr. Sema Aydoğdu, çocuklarda meyve suyu tüketimi konusunda uyarılarda bulundu. Modern gıda sanayinin günlük hayatı kolaylaştırırken bazı sağlık sorunlarına da yol açabildiğini belirten Aydoğdu, “Hazır gıdaların kontrolsüz ve kişiye uygun olmayan miktarlarda tüketilmesi bir takım problemler yaratabiliyor” derken çikolata içeren gıdalar, kolalı içecekleri örnek verdi. Özellikle bunların çok tüketilmesinin net şekilde kabızlık nedeni olduğunu, obezite, reflü riskini getirdiğini kaydeden Prof.Dr. Aydoğdu, şöyle dedi:

Çocuklarımıza karşı görevlerimiz

Çocuklar, her şeyin gerçek sahibi olan Allah'ın insanoğluna lütfettiği en güzel ve şükrü en meşakkatli nimetlerden biridir hiç şüphesiz. En güzel nimet olmasının yanında şükrünün eda edilmesi de en ciddi titizliği isteyen, büyük bir sorumluluktur. Her nimetin şükrü, nasıl kendi cinsindense, çocuk nimetinin şükrü de, onları salih bir mü'min ve mü'mine olarak yetiştirmektir.

Çocuklar, anne babaları için dünya hayatında gurur ve övgü kaynağı olabileceği gibi, utanç kaynağı da olabilirler. Bu ikisi arasındaki durum, anne babaların çocuklarına verdiği eğitim ve terbiye ile ilgilidir. Kur'an-ı Kerim'de; "Mal ve oğullar, dünya hayatının süsüdür" buyrulur. Evlilik kurumunun ilk temeli olan neslin devamını sağlama düşüncesinin meyvesi olan çocuklara karşı, ölçülerini Allah'ın çizdiği sınırlar ve sorumluluklar vardır.

Saldırganlığının önüne geçmenize yarayacak öneri

Eğer son günlerde çocuğunuz olur olmaz her şeye sinirlenmeye ve şiddet içerikli davranışlar sergilemeye başladıysa, bir an önce tedbir almanızda fayda var. İşe, olumlu davranışlarınızla ona model olarak başlayabilirsiniz

Hiç uykunuzdan başınıza vurulan bir oyuncak araba, kumanda veya benzeri sert bir cisimle uyandırıldığınız oldu mu? Çocuğunuzun size ve çevresine karşı şiddet içerikli davranışları karşısında ona 'saldırgan' etiketi yapıştırmadan önce, Bebeğim ve Biz dergisinin önerilerini okuyun. Psikolojik Danışman Alev Köymen, saldırganlığın doğuştan getirilen bir dürtü olduğunu söylüyor: "Başlangıçta, içinden gelen saldırganlığı bütün çıplaklığı ve yalınlığıyla dışa vuran çocuk, zamanla öfkesini ve saldırgan davranışlarını engellemeyi öğrenir. 2-3 yaş döneminde, çocuğun yaşantısındaki değişimlerde ve oyunlarda normal kabul edilebilir. Fakat eğer sürekliliği varsa ve yoğun yaşanıyorsa, o zaman yardım alınması gereken boyutta demektir."

Çocukların sinirli ve stresli anları

Çocuğunuz bir yaşını geçtikçe daha çok hareketlenmeye, evde ne var yok keşfetmeye başlar. Hiçbir yaptırımdan anlamaz. Ne kadar “dur, yapma, hayır” deseniz de gözünüzün içine baka baka bildiğini okur. Çekmeceleri boşaltırken siz yanına yaklaştıkça daha hızlı boşaltmaya başlar. Bunların yanlış olduğunu ona anlatmak çok zordur. Bu dönemde çocuklar “hayır”ın en azından hoşlanılmayan bir şeyi ifade ettiğini fark ederler, fakat buna uyma davranışı geliştiremezler. Çocuğa sürekli müdahalede bulunulduğunda o da benliğini daha çok ortaya koyma yarışına girerek yaramazlıklarında ısrar edecektir. Bu yaştaki çocuklar hayli meraklıdırlar ve daima istediklerini yaptırmak isterler. Güvenliğini sağladıktan sonra, araştırıp keşfetmesine, merakını gidermesine izin vermek gerekir.

Çocuğun güvenliği için ulaşabileceği yerlerdeki temizlik maddelerini, tehlikeli eşyaları ve boğazına kaçacak türdeki her şeyi ortadan kaldırdıktan sonra çekmecelerin birine eline almasında bir mahsur olmayan küçük kaplardan koyarak merakını gidermesine yardımcı olabilirsiniz. Diğer dolapların kapaklarını açamayacağı şekilde lastiklerle bağlamak, vitrin kapaklarını bantlamak gerekebilir. Bunları yaptıktan sonra asıl mesele çocuğun ilgisini nelere yöneltmesi gerektiğini bulmaktır.