Annem-Babam Artık Beni Sevmiyor!

Bu sözler çocuğumuzun yeni doğan kardeşi hakkında düşün­celerini çok güzel ifade ediyor değil mi?

insanoğlu çok eski çağlardan beri sevdiklerini paylaş­mayı, ilginin bölünmesini ve bir başkasına yönelmesini içgü­düsel olarak kabul edemez. Çocukların iç dünyası o kadar karmaşıktır ki o küçücük yüreklerinde fırtınalar koparan, anne ve babasının sevgisini paylaşan, sürekli ağlayan ve ilgi isteyen bu konuğu kabullenmekte çok zorlanırlar.

Burada en önemli görev ve sorumluluk anne-babaya düşmektedir. İkinci bir çocuk sahibi olmayı planlamak, çocuklarına bunu uygun bir dille açıklayabilmek, onu hazırlamak, yeni bir bebek dünyaya getirmek kadar önemlidir. Annenin hamile­lik döneminde yaşayacakları, bebek dünyaya geldikten sonra aile düzeninde nasıl değişiklikler olabileceği açıklan­malı, ilk çocuğun psikolojik olarak neler yaşayabileceği göz önüne alınmalıdır.

İlk Çocuk Neler Yaşayabilir?

• Gelişimi geriye gidebilir (Parmak emer, altını ıslatır, yarım konuşur, yemeğini kendisi yemek istemez, emekleye­bilir).

• Saldırganlık ortaya çıkabilir.

• Tikler ortaya çıkabilir.

• İçe kapanabilir.

• Okulda başarı düşebilir.

Bu Durumda Aile Ne Yapmalıdır?

Kardeşin ihtiyaçlarını gidermede küçük sorumluluklar ve­rilmelidir... Örneğin; onu beslerken biberonu getirtmek, al­tını temizlerken pudrasını döktürmek gibi.

Bebeğin küçük olduğu için bakıma ve ilgiye muhtaç oldu­ğunu, bu yüzden onunla daha fazla ilgilendiğini; oysa kendi­sinin büyüdüğünü, ihtiyaçlarını kendi başına giderebildiğini anlatmalıdır.

İlk çocuğun yanında bebeği çok sık ve abartılı bir şekilde sevmemeye gayret etmelidir.

"Anne Ne Olur Bu Gece de Seninle Yatalım"

Hangi çocuk anne-babasıyla aynı yatağı paylaşmak, onla­rın kokusuyla uyumak, onların sıcaklığını hissetmekten ke­yif duymaz. Şüphesiz anne-baba için de keyif olan bu dav­ranış, bazen içinden çıkılmaz bir problem olabilir. Çocuğunuz sürekli sizinle yatmak isteyebilir ve kendi yatağını kendi odasını reddedebilir.

Çocuğunuz sizinle aynı yatağı paylaşma konusunda ısrar ediyorsa, öncelikle onu uykuya psikolojik olarak hazırlayın. Televizyonu kapatın, uyku Öncesi temizliği beraber yapın. Dişleri fırçalayın; el, yüz ve ayaklan yıkayın. Bir bardak ılık süt veya meyve suyu uygun olacaktır. Çocuğu yatağına yatırın. Ona masal okuyabilir, anlatabilir veya çocuğun il­gisine göre onunla konuşabilirsiniz. Ama çocuğun elini tut­mak saçını okşamak gibi ten temasından kaçının. Çünkü bu alışkanlık haline gelebilir. Çocuğa, uyuduktan sonra kendi odanıza gideceğinizi söyleyin. Çocuğunuzun odasında ışık yanabilir. Sizin ve çocuğun odasının kapısı açık kalabilir. Çocuk yanınıza gelmekte ısrar ettiğinde sabırla onu yata­ğına götürün.

Fakat istisna durumlarda veya sizin istediğiniz zamanda çocuğu yanınıza alabilirsiniz. Kontrolün sizde olduğu mesa­jını ona verin ve diğer zamanlarda ödün vermeyin.

Cennet Nerede?

Yetişkinlikte Bile Zor Kabul Edilen Ölüm Olayını Çocuğa Nasıl Anlatmalıyız?

İnsan doğar, yaşar ve ölür. Doğum nasıl mutluluk veri-ciyse, ölüm bir o kadar üzücüdür. Yetişkinler için bile kabul edilmesi zor, insanı strese sokan bu olayı çocuklara anlat­mak daha da bir zordur.

Ölüm çocuğa anlatılırken açık ve olabildiğince basit bir dille, fakat derinliğine inilmeden anlatılmalıdır. Örneğin çocuğun anne-babasından biri Ölmüşse anne-babaya ait resim­ler ortadan kaldırılmalıdır. Anlatırken şöyle bir yol izlene­bilir. (... öldü. insanlar doğar, büyür ve ölürler. Ölen insan­lar Cennete giderler.) Fakat Cennet kavramı övgü dolu ve özendirici olmamalıdır. Çünkü çocuk için bu kavram oldukça soyuttur.

Araştırmalar göstermiştir ki Cennete gidebilmek için intihar eden çocuklar vardır. Cennete yalnız ölülerin gideceğini ve bir daha geri dönmeyeceklerini yalın bir dille anlatmak gerekir. Kendisini dünyada iken mutlu eden şeyler hatırlatılır, daha mutlu olacağı mesajı verilir. Eğer imkân­larınız varsa ölümün ardından çocuk, yaşıtlarının bulunduğu farklı ortamlarda rahatlatılmalı, hareketli oyunlar ve spor yoluyla bedenen yorulmalıdır. Bu süre içerisinde çocuğunuzu seyahate götürerek farklı bir çevrede tutabilirsiniz.

Çocuğunuzu 8-9 yaşından önce mezar ziyaretlerine götürmeyiniz. Bu yaşlardan sonra da sık olmamak şartıyla ziyaret­leri engellemeyin.

Ölüm olayını, ağaçlara benzeterek de anlatabilirsiniz. Bak ilkbaharda ağaçlar yaprak ve çiçek açıyor (doğuvor-lar), ardından yeşil yaprakları oluşuyor (büyüyorlar) ve bir sure sonra yapraklar dökülüyor (ölüyorlar).

Her ne olursa olsun çocuğunuza ölümü siz anlatın. Çocuğun etraftan dolaylı yollarla yanlış bilgilere sahip olmasını engelleyin.


1 yorum

yha sadece sorumun cevabnı

yha sadece sorumun cevabnı istedim böyle şeylere gerek yok ki neden anlamak istemiyosunuz bnii...!

18.08.2011 - buse

Konular