Yuvayı Kurarken

Yuva, çileli hayatın sıkıntılarından, ıstıraplarından bizi çekip kurtaran, şefkatli kollarında tatlı nağmeleri ile avutan, yüreğimizdeki keder tortusunu mahir elleriyle arıtan ve bizi yepyeni ümit ve cesaretlerle hayat mücadelesinin içine gönderen huzur ve diriliş ocağı değil midir?

Aslında yuvadan beklediğimiz şeyler sadece bunlardan ibaret de değildir. Hayal ettiğimiz nice uzun yıllara dallar ve kollar salacak çınar ağacımızın köklerinin tutacağı mübarek topraklardır bizim yuvamız.

Öyleyse yuvamızın sağlam bir temel üzerine bina edilmesi gerekir. Umulmadık bir zamanda bizim yuvamızı sarsabilecek muhtelif kaynaklı depremlere karşı dayanıklı olmamız geleceğimiz açısından büyük önem taşımaktadır.

GÖZ GÖRDÜ GÖNÜL SEVDİ!

Sağlam ve sağlıklı yuva kurma konusunda bizim örnek ve önderimiz olan Peygamberimiz’in öğüdünü, konunun başında andık. İnsanın bir ömür boyu birlikte yaşayacağı müstakbel eşini görüp tanıması, onda bulunmasını istediği veya istemediği özellikleri tesbite çalışması son derece önemlidir. Çünkü yuvayı sıcak ve yaşanabilir hale getirecek sevginin filizlenmesi büyük ölçüde buna bağlıdır. Göz görüp gönül severse, yuva daha sağlam temellere oturmuş olur.

Vardığımız bu neticenin dayanağı hayal ve tahmin değil, Peygamber Efendimizin bir hadis-i şerifidir. Mugire b. Şu’be’ye, evleneceği kadını görmesini tavsiye ederken: “Aranızda bir ülfet ve anlayışın doğması için eşini görmende fayda vardır” buyurur.

NE ZAMAN GÖRMELİ?

“Müstakbel eş ne zaman ve nasıl görülmelidir?” sorusunu tartışan bilginlerimiz, insan kalbinin inceliğini dikkate alarak, bu işin talip olunmadan önce yapılması gerektiğini tavsiye ederler. Öyle ya, sizin kendisine talip olduğunuzu duyan, gördükten sonra da beğenilmediğini öğrenen bir kızın veya erkeğin kalbi kırılmaz mı? “Acaba niçin beğenmedi? Kusurum neymiş?” diye üzülmez mi?

Bu yüzden, herhangi bir üzüntüye yer vermemek için, evlenecek kimseler birbirlerini İslâm’ın ruhuna uygun bir biçimde görmeye çalışmalı, söz gelimi, çarşıda, pazarda, bir toplantıda veya kurgulanmış bir rastlantı ile birbirlerini görmeli ve mümkünse konuşmalıdır.

Bu arada kızın haberi olmadan erkeğin onu görmesi dini bakımdan mahzurlu değildir. Fakat evinin mahremiyetine sığınmış bir hanımı görmeye çalışmak ise, İmam Malik’e göre, görülmesi hoş olmayacak bir biçimde karşılaşılacağı ihtimali dolayısıyla mekruh sayılmıştır. Bununla beraber samimi olarak evlenmek isteyen birinin, bu durumdaki bir hanıma bakmasında sakınca görmeyenler de az değildir.

KIZ İSTEMİYORSA!

Özellikle bir genç kız için çok önemli olan hayat arkadaşını seçme konusunda onun fikri alınmayacak mı? Elbette alınacaktır. Çünkü kalıcı, sağlam ve mutlu bir yuva başka türlü kurulamaz. Tarafların duygu ve düşünceleri çok önemlidir.

Evlilik konusu hiç şakaya gelmediği gibi laubaliliği de kaldırmaz. Evlilik ciddiyet ister ve bu konuda ilkeli olmak gerekir. Mutlu bir yuva kurmak için de bu ilkeler çerçevesinde hareket edilmesi lâzımdır. Bu anlamda, dinimizin kadına verdiği hakları Peygamber Efendimizin dilinden dinleyelim:

Hizam kızı Hansa’nın anlattığına göre, babası onu razı olmadığı biriyle nikâhlamıştı. O da kalkıp Hz. Peygamber’e gitti, babasının istediği kimseyle evlenmek istemediğini söyledi. Hz. Peygamber de onun bu sözü üzerine derhal nikâhı bozdu ve böyle bir evliliğin olamayacağını bildirdi.1

İstemediği erkekle evlenmeme hürriyeti, sadece başından nikâh geçmiş hanımlara özgü değildir. Kızların da elbette eşlerini seçme özgürlükleri vardır. İbn Abbas’ın anlattığına göre bir kız Resulullah Efendimize gelerek, babasının kendisini istemediği biriyle evlendirdiğini söyledi. Hz. Peygamber de, bu kıza evliliği devam ettirip ettirmeme konusunda tamamen serbest olduğunu söyledi.2

“Önce yoldaş, sonra yol” diyenler ne güzel söylemişler. Ömür boyu sürecek bir yolculuğun sıkıntısı, yorgunluğu, ıstırabı ve hüznü seven ve sevilen birine sahip olmadan çekilebilir mi? Arzu edilen şartlara sahip olmadan bu yolculuğu sürdürenlerin bulunduğu da bir gerçektir. Ama siz gelin de bunun ne çetin, ne zor bir yolculuk olduğunu ona katlananlara sorun.

“Nikâhta keramet vardır” sözü gerçekten doğru ve güzel bir söz. Arzu edilen şartlar mevcutsa, keramet de görülür; nikâhı kerametleştiren şartlar mevcut değilse keramet değil, ancak kerahet görülebilir.

.....................................................................
1 Buhari, “Nikâh”, 42 “İkrah”, 3
2 Ebu Davud, “Nikâh”, 24


1 yorum

güzel paylaşım için

güzel paylaşım için teşekkürler..daha önce nişanlanıp ayrıldım şimdi başka bir talibim var, aileler anlaştılar biz çok tanımıyoruz birbirimizi ancak görüştüğüm kadarıyla, dini vecibelerini yerine getiren düzgün kişikli biri..Fakat ya önceki gibi hayal kırıklığı olur ve yine çok üzülürsem diye çok korkuyorum..Biliyorumki mümin kişi önce tedbirini alır sonra Rabbine tevekkül eder birde Allah kendine tevekkül edenleri güvenenleri sever ayetini aklımdan çıkarmıyorum..Çok zor bir karar aşamasındayım n'olur kardeşlerim bana dua eder misiniz?..

29.04.2010 - Yalnızece

Konular