Karar

Çocuğunuzla kararlarınızı paylaşın

Evlenecek olan ebeveyn, çocuğa durumu anlatmalıdır. Birisiyle hayatını birleştireceğini, artık onunla aynı evde yaşayacağını, ancak bunun bundan sonra onu sevmeyeceği ve ilgilenmeyeceği anlamına gelmediğini söylemelidir. Çünkü çocuklar anne-babalarının evlenmelerinden, bir daha artık kendilerini sevmeyecekleri çıkarımında bulunurlar. "Annem evleniyor ve artık eskisi gibi benimle ilgilenmeyecek" ya da "Babam evleniyor ve artık yeni karışım daha çok, beni daha az sevecek" diye düşünen çocuklar çok fazladır. Çocuğun bu kaygılarını giderecek tek l kişi, evlenmekte olan ebeveyndir. Evlenince asla hiçbir şeyin değişmeyeceğini, kaygılanmasına ve üzülmesine gerek olmadığını, insanın kalbinde herkesin yerinin ayrı olduğunu, hele çocuğunun yerinin bambaşka olduğunu, evlenecek olan ebeveyn, çocuğuna sakin bir şekilde anlatmalıdır. Çocuk evlenecek olan ebeveyninin evleneceği eşini tanıyorsa ve seviyorsa sorunlar daha az ya da hiç yaşanmayacaktır.

Hayatınızı düzenlerken çocuğunuzu unutmayın

Artık tek kişilik bir yaşam sizi bekliyor diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Artık evli olmayabilirsiniz ama bu artık baba olmadığınız anlamına gelmiyor. Çocuğunuz annesiyle yaşıyor olabilir ama aynı zaman da sizinle de yaşayacak. Bu yüzden hayatınızı düzenlerken çocuğunuzu da göz önünde bulundurmalısınız.

Evinizde çocuğunuzun da mutlaka odası olmalı: Çocuğunuz sizde kalacağı zamanlarda da kendisini evinde hissetmeli. Çünkü ev çocuğun güven duygusunu pekiştiren bir faktördür. Bu nedenle, yaşayacağınız ev bekâr evi gibi olmamalı. Evin bir odasını çocuğunuza ayırmalısınız. Yatağı, giysi dolabı, oyuncakları, çalışma masası, kütüphanesi ve özel eşyalarının olduğu kendisine özel bir oda yapmalısınız.

Kendinizi Tanımadan İyi Bir Eş Olamazsınız!

Evlenmeye karar verdiğinizde, karşınızdakinin uygun kişi olup olmadığını anlamak için öncelikle kendinizi tanımanız gerekiyor. Nasıl bir kişiliğiniz olduğunu, ihtiyaçlarınızı, evlilikten beklentilerinizi, hayat görüşünüzü ve ahlaki değerlerinizi tespit etmeniz, karar verirken işinizi kolaylaştıracaktır. Kendini tanıdıktan sonra, kişinin evlenmeyi düşündüğü insana da olduğu gibi görünmesi gerekir.



AYNI İNANCA SAHİP OLMAK UYUM ANLAMINA GELMİYOR



Genellikle eşler birbirini tanımadan, biyolojik ve maddi yeterliliğe göre veya yine bu kriterlere önem veren tanıdıklarının tavsiyesine göre karar veriyor. İnancın kişiliğe getirdiği olumlu özellikler o kişinin sahip olduğu özelliklerle orantılı. Yani aynı inanca sahip olmak evlilikte mutlak bir uyumu sağlamayabiliyor.

Avucunuzdaki Kelebek

"Bir genç kız bilge adamı şaşırtmak istiyor.
İki elinin arasına bir kelebek koyacak ve bilge adama,
'avucumun içinde bir kelebek var,canlı mı ölümü?' diye soracak.
Ölü derse kelebeği salıverecek, canlı derse avucunu bastırıp kelebeği öldürecek,
bilge adam her ne derse tersini ispat etmiş olacak.
Kız kapalı tuttuğu ellerini bilgeye doğru uzatıyor:
'Avucumun içinde bir kelebek var: Canlı mı, ölümü?'
Bilge adam cevap vermeden önce uzun uzun kızın gözlerinin içine bakıyor ve cevap veriyor: 'Canlı da olması, ölü de olması senin ellerinde kızım, senin ellerinde'..."

Acele Karar Vermeyin

Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama Kral bile onu kıskanırmış...Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış.. "Bu at, bir at değil benim için; bir dost, insan dostunu satar mı" dermiş hep. Bir sabah kalkmışlar ki,at yok. Köylü ihtiyarın başına toplanmış: "Seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi.Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın.Şimdi ne paran var, ne de atın" demişler...İhtiyar: "Karar vermek için acele etmeyin" demiş."Sadece at kayıp" deyin, "Çünkü gerçek bu.Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar.Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı?

Acele Karar Vermek

Öykümüz ünlü Çin düşünürü, Taoizm'in iki kurucusundan biri olan Lao Çu'nun (Lao Tzu) devrinde geçer. Lao Çu bu öyküyü çok sever, sık sık anlatırmış.



Efendim köyde yaşlı bir adam varmış. Çok fakir. Ama imparator bile onu kıskanırmış.. Öyle dillere destan beyaz bir atı varmış ki.. Imparator at için ihtiyara neredeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş, ama adam satmaya yanaşmamış. "Bu at, bir at değil benim için.. Bir dost.. Insan dostunu satar mı?"dermiş hep..



Bir sabah kalkmışlar ki, at yok.. Köylüler ihtiyarın başına toplanmış.. "Seni ihtiyar bunak.. Bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. İmparatora satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var, ne de atın" demişler..