Ilim

Yetişkin Yetişir mi?

Kendimizi yetiştirmek mi? O da nesi? Biz zaten yetişkin insanlar değil miyiz? Şunca yaş yaşadık, kaç çocuk büyüttük, saçlarımızı ağarttık, göreceğimizi gördük, unumuzu eleyip eleğimizi duvara astık, iyi kötü bir ömür sürdük işte. Şimdi sıra çocuklarda, torunlarda. Onların iyi bir eğitim almaları için çabalayıp duruyoruz. Başarılı olursak ne mutlu. Biz elimizden geleni yapalım da.






Bu paragrafın içeriğine pek yabancı olmadığınızı biliyorum. Aynen değilse de benzer cümleleri işitmişizdir hepimiz. Söylenmese bile halimiz ve tavrımız, hayattaki uğraşlarımız, ilgi alanlarımız, yönelişlerimiz böyle düşündüğümüzü ortaya koymaktadır daima. Bu anlayışımızın arka plânında neyin bulunduğunu ortaya çıkarmak için hayat tarzımızı tayin eden kök fikirlerin neler olduğunu biraz kurcalayalım isterseniz.


Çocuk Terbiyesinde Dikkat Edilecek Hususlar

İslâm âlimlerinin ve velîlerin büyüklerinden Celâleddîn-i Devânî çocuk terbiyesine çok önem verilmesini sık sık anlatırdı. Çoçuk terbiyesi ile ilgili olarak buyurdular ki: "Çocuk dünyâya gelince, yedinci günü ona isim koymalıdır. Düşünüp iyi bir isim koymalıdır. Çünkü rastgele bir isim konursa, ömür boyu ona sıkıntı verebilir. Bunun için çocuğa iyi isim koymaya dikkat etmek, çocuğun babası üzerindeki haklarındandır. Süt emme zamânı bitince, terbiyesi ile meşgûl olmalı, kötü ahlâk ve huy edinmesine engel olmalıdır.

Çünkü çocukların kâbiliyetleri kemâl üzeredir. Tabiatının meyli ise kötülükleredir. Çabuk bozulabilirler. Bunun için iyi ahlâklı olmasına dikkat etmeli ve bunda bir sıra gözetmelidir. Çocukta ilk görülen, göze çarpan duygu hayâdır. Hayânın çokluğu, fazîlete işârettir. Çocukta hayâ hasleti görünce, daha çok ihtimâm etmelidir. İlk terbiye, çocuğu kötü arkadaşlardan men etmek, alıkoymaktır. Çünkü, çocukların rûhu temiz bir ayna gibidir. Karşısında olanı hemen tutar, alır.