Bebeğiniz yeni doğdu...

Kendinizi bambaşka hissediyorsunuz. Artık evde iki kişi değilsiniz. İşten eve dönerken sizi bir değil iki kişi bekliyor. Hem çok mutlusunuz hem de kafanız karmakarışık. Ev kalabalık; Kayınvalide, kayınpeder, durmadan eve gelip giden misafirler... Masraflar da çoğalıyor üstelik hiç kimse sizinle ilgilenmiyor. Herkes eşinizle ve bebekle ilgileniyor ve eşiniz de doğal olarak sizinle eskisi gibi ilgilenmiyor. Belki de en büyük boşluğu bu noktada hissediyorsunuz. Artık işten eve geldiğinizde sizi güler yüzle bekleyen karınızın yerini bebeğini emziren, yorgun, uykusuz, sinirli ve gergin bir kadın almış. Hiç kimse size "Nasılsın?" demiyor. Siz bebeğin ve evin ihtiyaçlarını karşılayan bir robot gibisiniz. Eşinizle baş başa kalmak için fırsat kolluyorsunuz ama boşuna. Eşinizin bebekle ilgilenmekten size ne zamanı, ne de enerjisi kalıyor.

Ama kısa bir süre sonra eve gelen giden azalıyor ve eski huzurunuza kavuştuğunuzu sanıyorsunuz. Oysa ne mümkün! Minik bebeğiniz dur durak bilmeden acıkıyor, altına yapıyor ve ağlıyor. Oysa siz artık huzur istiyorsunuz. Eşinizin güler yüzünü, ilgisini ve şefkatini beklerken onun her geçen gün daha da gerginleştiğini görüyorsunuz. "Acaba bu bebek için daha zamanı değil miydi?" diye içinizden geçirdiğiniz bile oluyor. Eşinizle geçirdiğiniz romantik geceler geride kalmış ve siz o atmosferi yakalayamamanın huzursuzluğunu yaşıyorsunuz.

Artık siz bir babasınız ama bunun anlamını da pek fark edemiyor ve aslında yaşamıyorsunuz da. Bebek ya acıkıyor, ya altına yapıyor ya da ağlıyor. Uyuduğu zamanlar sınırlı. Hem sanki size ihtiyacı yok gibi de gözüküyor, annesine bağımlı bir hali var. Eşiniz uykusuzluktan ve bebeğe adapte olma çabasından yorgun.

Bu durumda ne yapmalısınız? Elbette, baba olmanın sorumluluklarını almalısınız. Nasıl mı?

Evet, bebeği eşiniz emziriyor ama siz de gazını çıkarma görevini üstlenebilirsiniz. Bu dönemde oldukça yorgun olan eşinizin biraz olsun uyuması için, bebeğiniz uyandığında onu oyalayabilir ve altını değiştirebilirsiniz. Bilmelisiniz ki, eşiniz çok yorucu bir yolculuğu tamamladı, bedenen ve psikolojik olarak çok yorgun. Hem bedeninden apayrı bir beden oluştu ve onu dünyaya getirdi, hem de psikolojik olarak "Ben tüm bunlarla nasıl başa çıkacağım " duygusuyla boğuşuyor.

Eşinizle empati kurmaya çalışıp onu anlama yoluna gidebilirsiniz. Eşiniz bu dönemde çok sinirli olabilir; hoşgörülü olmalı ve her zamankinden daha anlayışlı davranmayı seçmelisiniz.

Bazı kadınlar loğusalık depresyonu diye adlandırdığımız geçici bir psikolojik rahatsızlık yaşar. Loğusalık depresyonu geçiren kadınlar durup dururken ağlar, aşırı gergin olur, yalnız kalmak ister, bebeklerine hemen adapte olamazlar; cinsel istekleri hemen hemen hiç yoktur, eşleri sanki hiç yokmuş gibi davranırlar; sürekli mutsuz ve karamsardırlar.
Sizin eşinizde de böyle bir ruh hali var ise, bir uzmana danışarak, eşinize nasıl davranmanız ve yaklaşmanız konusunda; bilgi almanız faydalı olacaktır.

Sadece bebeğinizin yeni doğduğu günlerde değil, sonraki tüm zamanlarda da hem karınıza eş hem de bebeğinize baba olma sorumluluklarınızı yerine getirmeniz gerekir. Eşinize hoşgörülü davranmalı, mutfak, yemek, ev işleri sorumluluklarını almanın yanı sıra, bebeği kucağınıza almalı, onu oyalamayı ve onun dilini öğrenmeyi keşfetmeniz gerekir. Çünkü babalığınız daha yeni başlıyor. Bebeğinizle sevgi dolu iletişimleri ne kadar erken kurarsanız ileride çocuğunuzla o kadar sağlıklı iletişimleri geliştirirsiniz.

• Bebeğinizi uyurken seyredin. Onun duruşunu, uyurken yaptığı hareketleri zihninize resmedin. Zihninize resmettiğiniz bu görüntüler ileride, o ergenlik dönemini yaşarken size epeyce yardımcı olacaktır.
• Bebeğinizi kucaklayın ve onunla gözle iletişim kurun., İnanın, şimdi kurduğunuz bu gözle iletişim ileride onunla çatışabileceğiniz dönemlerde ikinize de rehberi olacaktır.
• Bebeğinizle konuşun. Ona bir baba olarak duygularınızı anlatın, paylaşın. Bebeğinizin bilinçaltı bu paylaşımları kaydedecektir.
• Nasıl anneler bebeğe ninni söylerse, siz de bebeğinize şarkılar söyleyin; inanın, sizin ona söylediğiniz şarkıları hep hatırlayacaktır.
• Onun o mis kokusunu koklayın ve kulağına şimdiden ´Seni seviyorum" deyin..ve ömür boyunca söylemek üzere... Bundan hiç vazgeçmeyin.

Babalık sorumluluklarınızı yerine getirirken sakın eşinizi ihmal etmeyin. Eşiniz aldığı kiloları hiç sevmiyor ve çıktığı savaştan dolayı çok yorgun. Onun moralini yüksek tutun. Ona sevgi dolu yaklaşın. Sevginizi sözlerinizle ve davranışlarınızla hissettirin. Yüreğiniz ona hep açık olsun ve eşinizi asla ihmal etmeyin. Sizin de sinirleriniz gergin ve siz de büyük olasılıkla yorgunsunuz. Ama düşünün, bu aslında çok keyifli bir süreç. İçsel enerjinizi ve gücünüzü toparlayın. Unutmayın, yaşam hep ileriye gider ve bu ilerlemede siz hiç geri kalmamalısınız.


Konular