Kişisel katılım

Evimiz kocaman bir bahçe içinde güzel bir evdi, ama annemin ve babamın eviydi. Eve hiçbir arkadaşımı getirmek istemediğim için, ben de arkadaşlarımın evine gitmek istemezdim. Sonunda çok utangaç ve içe kapanık bir insan oldum.

Özgüven kazandırma derslerine katılan öğrencilerimden biri -Bu sözlere karşıt olarak, bir arkadaşımın oğlunun sözlerine de yer vermek isterim.

"Anne ben 18 yaşıma gelince ne olacak? Bu evden ben mi gideceğim, yoksa sen mi?"
- Tom, 10 yaş

Elbette, çocukların anababalarının evlerini bu kadar benimsemeleri de hoş değil. Ancak, kendilerini istenmeyen bir misafir olarak görmeleri de özgüven kazanmalarını olanaksız kılar. Çocukların özellikle de küçükken, Tom´un hissettiklerinin aynısını hissetmeleri çok önemlidir.

Çocukların kendilerini evlerinde hissetmelerini sağlamanın bir yolu, çevreleriyle ilgili birtakım kararlara katılmalarına olanak vermektir. Örneğin, evin dekorasyonunda ya da yeni bir ev kiralanır veya satın alınırken onların da fikirlerinin sorulması, benlik saygılarının güçlenmesine, zevkleri konusunda özgüven kazanmalarına ve ödün vermeyi öğrenmelerine yardımcı olur.

Böyle bir felsefenin uygulanmasında, elbette bazı kısıtlamaların olması kaçınılmazdır (özellikle, maddi konular!), ancak unutulmamalıdır ki, bir çocuğun evi, onun bir parçasıdır. Doğru ya da yanlış, çocuklar kendilerini evleriyle, elbette başka çocuklar da onları evleriyle değerlendirir. Eğer evleri, kendileri de katkıda bulundukları için özel bir yerse, kendilerini özel hissedeceklerdir.

İç özgüvenlerine olan olumlu katkılarının yanı sıra bu durum, arkadaşlarını evine davet etmesine ve böylelikle, konukseverlik ve dostluk gibi birtakım dışadönüklük becerileri geliştirmesine olanak verecektir.


Konular