Çocuk Dünyası

Ayrılıkları pozitif bir şekilde kabullenin

Bebeklerimizle "tel sarar" oynamaya başladığımız andan itibaren, onları ayrılığa hazırlamaya başlarız. Bu sürecin, çocuklarımız dış dünyada ayaklarının üzerinde kendileri duracak şekilde, kendine güvenli bir biçimde yaşamını sürdürmeye başlayana kadar çok yavaş bir hızla ve aşama aşama devam etmesi gerekir.

İdeal bir dünyada bu ayrılığın zamanı her çocuğa göre farklı olmalıdır. Oysa, günümüzün modern dünyasında çocukların uyması gereken sosyal normlar vardır. Örneğin, çocukların okula başlama ve bitirme yaşları bile yasalarla belirlenmiştir. Bu ayrılık zamanına uyum gösteremeyen çocukların bir "sorun"u olduğu düşünülür. (Böyle bir etiket çocuğun özgüvenine sadece zarar verir.) Gerçekte ise, bu durumda problem olan çocuk değil, anababasıdır. Ayrılık konusunda ortaya çıkan doğal endişe duygusuyla başedemeyen anababadır çünkü...

Bunun nedeninin, kendi gereksinimlerinizi tatmin etmek amacıyla çocuklarınızdan ayrılmak istemediğiniz olduğunu düşünmek istemiyorum. Bence, sadece ne yapacağınızı bilemediğiniz için, debelenip duruyorsunuz. Peki ne yapabilirsiniz?

Ufkunu genişletin

Çocuklarınızın dünyayla ilgili imgesini sadece kendi eviyle sınırlamayın. Bunun yerine:

- onu mümkün olduğunca sık dışarı çıkarıp, yetişkinlerin dünyasıyla tanıştırın
- evinize mümkün olduğunca sık, değişik insanlar davet edin
- eğer kapalı bir aileyseniz ve başkalarıyla pek görüşmüyor, yeterince seyahat etmiyorsanız, bunu ikinci elden yapabilirsiniz - örneğin, kitaplar, televizyon
- ilgi duydukları mesleklerle ilgili işyerlerine ziyaretler yapın (Bu konuda okuluna çok güvenmeyin, çünkü ilişkileri ve fonları çok kısıtlı olabilir.)
- bütçenizi yaparken, seyahatlere para ayırmaya çalışın
- toplum ve dünya konularını konuşurken onların da tartışmalara katılmasını sağlayın

Gerekliliklerin belirtilmesi ve seçenek verilmesi

Gereklilik ve seçeneklerin iyi bir şekilde ifade edilmesi, çoğumuzun çocuklarımız üzerinde disiplin kurma çabaları sırasında kullandığı dokunaklı yalvarışların, çaresiz isteklerin ve boşa korkutmaların alternatifidir. Bunların otoriter, ama içten bir ses tonuyla ifade edilmesi ve tartışmaya girmeden, çocuk bunlara uyana veya uymadığı takdirde ortaya çıkacak sorunları anlayana kadar tekrar edilmesi gerekir. Çocuğun "kendi" isminin kullanılması (kızgınlık anında kullanılacak bir başka isim yerine) saygı ifadesidir ve etkili olur.

İki taraf da sakinleştikten sonra söylenebilecek şeylere birkaç örnek vermek istiyorum. Anlayış ifadesi içeren cümlelere ve sonraya ertelenen uzlaşma sözlerine dikkat edin.

"Ebru, durumun hiç de adil olmadığını düşündüğünün farkındayım. Bu konuda seninle yarın tekrar konuşacağız, ama şimdi yatman gerek. Şimdi iki seçeneğin var: ister kendin git yat, ister seni kucağımda götüreyim."