Benlik

Gerektiğinde onu övün ve yaptığı işlerle ilgili olarak ona olumlu tepki verin

Her anababa, çocuğunun benlik saygısı için onu övmenin ne kadar önemli olduğunu bilir ve eminim siz zaten bunu yerine getiriyorsunuzdur. Ancak, yaptığı işler hakkında olumlu tepkiler vererek de, çocuğunuzun hem kendisini daha iyi tanımasına, hem de güçlü olduğu yönlerini daha da güçlendirmesine yardımcı olabilirsiniz. Size tarzınızı kontrol edebilmeniz için bir kontrol listesi veriyorum. Parantez içinde verdiğim örnekleri kullanmanızda bir sakınca yok, ama daha belirgin övgülerde bulunabilirseniz, daha da iyi olacaktır.

"Yaptığın resmi çok beğendim. Renk seçimin ve ayrıntılar üzerinde bu kadar ince çalışman çok güzel." ("Ne kadar güzel bir resim. Keşke ben de senin kadar güzel resim yapabilsem." demek yerine)

"Seni sahnede şarkı söylerken görünce çok gururlandım. Bence sende özel bir yetenek var. Tüm izleyenlerin dikkatini üstünde toplayabiliyorsun." ("Harikaydın. Herkes sana bayıldı." demek yerine)

"Bu elbise sana çok yakışmış. Mavi giysiler giymek senin gözlerini ortaya çıkarıyor." ("Bugün çok güzelsin." demek yerine)

Kendilerini aşağılamalarını engelleyin

Çocuklarınız benlik saygılarını kaybetmeye başlar başlamaz (içinde yaşadıkları kültür nedeniyle, belli bir yaşta bu kaçınılmazdır), kendilerini nasıl aşağıladıklarına dikkatlerini çekebilir ve duygularını farklı bir şekilde nasıl ifade etmeleri gerektiğini öğretebilirsiniz. Örneğin:

Kızınız - "Ne kadar aptal bir kızım! Bak ne yaptım?"
Siz - "Kendine aptal dememelisin. Çünkü sen aptal değilsin. Şöyle diyebilirsin "Artık bıktım, çünkü..."

Kendilerine dikkat etme ya da kendilerini besleme konusunda onları teşvik edin

Yetişkinlerin azalan benlik saygılarını yeniden kazanmalarını sağlamak için, onlara kendilerini iyi beslemelerini öneririm. Bu önerim önce karşımdakilerin kafasını karıştırır: "Kendini beslemekle ne kas-dediyorsunuz?" sorusunu sorarlar hemen. Kendilerini iyi hissetmeleri için özel olarak tasarlanmış bir programa katılmak fikri onlar için çok yabancıdır, çünkü çocukken onlara dolaysız bir şekilde ya da örneklerle kendilerini nasıl besleyecekleri öğretilmemiştir. Sonuç olarak da, kendi kendilerini olumsuz yönde etkileyecek pek çok alışkanlık edinmişlerdir (örneğin, geç yatmak, yanlış beslenmek, yeterince egzersiz yapmamak, dinlenmeye zaman ayırmamak, stresli ya da yorucu bir işten sonra dinlenmemek vb.). Çocuklarımıza mümkün olduğunca erken yaşta, hem bedensel, hem zihinsel sağlığımıza gereken özeni göstererek kendimizi sevdiğimizi kanıtlamamız ve kendimize olan saygımızı zedeleyecek alışkanlıklar edinmememiz gerektiğini öğretmeliyiz.

Mutluluğunuz ÖMÜR BOYU Sürsün...

Bir evliliğin mutlu bir şekilde yürümesi için, her şeyden önce, ailede rol paylaşımı ve herkesin rolünden memnun olması çok önemlidir.

Bu konuda bir hatıramı nakletmek istiyorum. Seneler önce, Amerika’da çalışırken, akşamları hizmet veren bir Evlilik Okulu’nun kurslarına katılmıştım. Bir akşam “Ailede Rol Paylaşımı” konusu işlendiği sırada bir bayan kalkıp söz istedi. Çözümsüz bir problemle karşı karşıya olduğunu, bu yüzden evliliğinin kopma noktasına geldiğini söyledi. Kendisi aynı zamanda bir terapist olan hoca sordu: “Size çözümsüz gibi görünen problem nedir?” Bayan gülümseyerek cevap verdi: “Kocam çok mükemmel biri, efendim. Onun bu mükemmelliği beni rahatsız ediyor.” Hoca: “Sizi rahatsız eden bu mükemmellik nedir, biraz açar mısınız?” dedi.

"Aşk insana yetmez"

İNSANIN TEMEL ACILARINI konu alan bir kitap dizisini yıllar önce tasarladığını biliyorum. Bu dizi nasıl bir roman projesine dönüştü ve neden ‘İnsanın Temel Acıları’ üstbaşlığını taşıyacak olan bu ‘nehir roman’ların ilki aşka dair oldu. Aşkı ‘insanın temel acıları’ arasında, hem de ilk sırada ele alman, çoklarına biraz garip gelecektir de...

Şimdişurası bir gerçek ki, bu hayat kolay bir hayat değil. Bize verilen, hemen yanıbaşımızdaki varoluşumuzun anlam ve önemi çözülmediğinde ise, yaşamak dayanılmaz hale geliyor. Birçok psikiyatrik sorunun insanların çok değişik derecelerde yaşadığı varoluşsal kriz halinden doğduğu kanaatindeyim.