Takdim

Babamı Özlüyorum

İnsanlar, genellikle her zaman beraber oldukları varlıkların değerini yeterince bilemez. Bunun gerçekliği, aile hayatında daha belirgin bir tarzda yaşanır. Her gün görüştüğünüz ve bir arada olduğunuz için sık sık sürtüşüp çatıştığınız anne, baba, eş ve çocuklarınızdan uzaklaşmak zorunda kaldığınızı düşünün. Birden o insanların sizin için ne kadar önemli olduğunu fark etmeye başlarsınız. Bir de onları kaybederseniz, artık kavuşmak mahşere kaldığından, kaybın içinizde doğurduğu boşluk giderek büyür, sonra da içinizi büyük bir acı kaplar.

Annesiz büyüyen çocuklar, bir tarafı yıkılmış ev gibidir. Çocukluğumuz yaz günlerini, beni çok seven ve erkek çocuğu olmayan dedemin çiftliğinde geçirdiğim için, anne eksikliğinin çocuklarda nasıl bir yara oluşturduğunu bilirim. En çok da bütün çocuklar oyunu bırakıp annesinin sesine koşarken, bir taşa oturup annemi özlediğim akşam üstlerinde ağlamaklı olduğunu hatırlarım.

Babalarını kaybeden çocuklar ise, damı çatısı çökmüş evlere benzerler. Kaç yaşında olursa olsun, babasını kaybeden insan, evini barkını kaybedenlerin ruh haliyle garip bir yetimlik duygusu yaşar. Yaş küçük olduğu ölçüde, yetimlik süreci büyüyeceği için bu duygu da o ölçüde yoğunlaşır. Babanız artık yoktur ve buna alışmak çok zordur. Yaşıtlarınız babalarıyla dolaştıkça babaları onların zor zamanlarında yanlarında oldukça, siz babanızın eksikliğini daha fazla hissedersiniz.

Edebiyatta baba muhabbeti

Âdem peygamberden beri, babaların oğulları üzerinde ayrı bir konumu vardır. Kabil babasının Allah´dan aldığı emre uymaz, kendisine verilene razı olmaz. Kardeşini öldürdüğü için de lanetlenerek kaybolur. Nuh Peygamber kendisine indirilen vahye uymayan oğlunu bile kurtaramaz. Bu yüzden şöyle bir atasözü var: "Atasını tanımayan Allah´ını tanımaz" Hz. İbrahim´in duasıyla Hz. İsmail ve Hz. İshak´ın soyu devam eder. Hz. Yakup’la Hz. Yusuf ‘un ilişkisi Hz. İbrahim´in kurban imtihanı gibidir. Yalnız ilim, aşk ve iman için baba emrinin terk edilmesi meşru görülür.

Homeros destanlarıyla Dede Korkut´tan beri babaların edebî metinlerde çok farklı bir yeri var. Babalar kitaplarda kurucu bir karaktere sahip görünüyor. Sophokles´in Kral Oidipus, Antigone ve Elektra, Shakespeare´in Hamlet ve Kral Lear adlı piyesleri; Balzac´ın Goriot Baba, Dostoyevski´nin Karamozof Kardeşler ile Turgenyef in Babalar ve Oğullar adlı romanları, dünya edebiyatının baba-evlât ilişkisini ele alan belli başlı edebî eserlerdir. Bizde Peyami Safa´nın Fatih-Harbiye romanı, babanın kız evlâdı üzerindeki ikaz ederek kollayıcı tavrını anlatırken; Necip Fazıl´ın "Bir Adam Yaratmak" adlı piyesinde, intihar etmiş bir babanın yazar olan tutkulu oğlu ile onun Ölüm Korkusu adlı eseri etrafında gelişen olaylar ışığında "yaratmak" kavramını idrak edişi felsefi bir mesele olarak ele alınır.

Bütün bu eserlerde, çoğu zaman anlaşılmaz bir kaderle babadan gelen irsî değerlerin sosyal çevreye başkaldıran evlâtta tezahür ettiğini görüyoruz. Bunlardaki babalar ve çocuklar zaman zaman birbirlerini anlamıyor, başkalarına aldanıyor veya vefasızlık gösteriyorlar. Kimileri babalarına ihanet ederken, kimileri de öldürülen babalarının intikamını almak için hayatlarını tehlikeye atabiliyor.

Demek ki, insanlar arasındaki fizikî veya biyolojik bağlar, sosyal ve metafizik değerleri de etkilemektedir. İnsanın genlerine sinmiş bir takım özellikler, onun şahsiyetini yönlendirmekte, bunlar daha sonra tavır veya eser olarak ortaya çıkmaktadır.

"Babam sınıfta kaldı"

Aziz Nesin´in "Şimdiki Çocuklar Harika" adlı kitabı, ilkokul çağlarındaki iki çocuğun aileleri hakkında birbirlerine yazdıkları mektuplardan oluşmaktadır. İnsan ilişkilerine daha çok muzır bir bakış açısıyla yaklaşan mizah yazan, kendi gözlemlerini iki çocuğun diliyle anlatırken, ana-babanın günlük çocuklara büyüklerinin hatalarını araştırma ve onları her fırsatta yalanlama alışkanlığı kazandırılıyor.

Babam Sınıfta Kaldı adlı çocuk kitabının adı, bende buna benzer bir çağrışım uyandırdı. Aziz Nesin´in çocuklarla toplumu uyandırmak şeklinde özetlenecek tavrının yanlışlığı, maalesef yeterince anlaşılamadığı için, 40 yıl boyunca pek çok yazan etkiledi. Kitaplar çocukları mutlu etmiyor artık...

Bir toplumu uyandırmak işi çocukların omuzlarına yüklenemez. Onları çok erken yaşlarda "Harikalar Diyarundan gerçek dünyaya indirmenin pek bir yaran yok. Babalarının güçlü olduğunu sanan çocuklara bunun böyle olmadığını söylemek, onları mutlu etmeyecektir tabii... Baba imajını bu tarz yayınlarla bozmaya çalışanların, anne-baba ayrı yaşayan bir "veledşâhî aile" hedefledikleri belli.

Kutsal kitabımızdaki hukuka riâyet eden, gönlü yaratıcının merhamet hissiyle dolu, yüreği iyilik ve fedâkârlık duygusuyla çarpan, Allah ve Peygamber yolunun güzelliklerini yaşayarak öğreten babamı, yeni nesillere örnek olarak hatırlıyor ve özlüyorum...


1 yorum

2 ay önce oğlumu kaybettim

2 ay önce oğlumu kaybettim o kadar kötüyüm ve boşluktayım ki sani dünya yıkıldı ben altında kaldım çok zor günler yaşamaktayım sanki bir tek benim yavrum öldü dünyada ilk ben tadmışsım gibi evlat acısını meleğim daha 21 aylık iken 10. kattan düştü içimdeki yangını tarif etmem mümkün değil ama tedavi görmedim acımı yaşıyorum ahiretim için hazırlık yapmak istiyorum ve yapmak için de çalışıyorumm

30.10.2010 - sevda

Konular