Ahlaksızlık

LİVÂTA

Erkek erkeğe cinsel ilişkide bulunmaya Livata denir.

Islâm dininde zina, fahişelik gibi bir hayasızlık örneğini teşkil eden livâta da, kesinlikle yasaklanmıştır. Livâtaya, oğlancılık veya homoseksüellik de denir. Livâta, insan şahsiyetine ve haysiyetine hiç bir şekilde yaraşmayan ahlâkî suçlardan biridir.

Hz. Lût (a.s), sapıklığın, ahlâksızlığın, edepsizliğin en adîsi olan livâtanın yaygın olduğu Sedum halkına peygamber olarak gönderilmiştir. Sedum halkı, daha önceki milletlerde görülmeyen bu ahlâksızlık suçunda çok ileri gitmişti. Iffet, namus ve hayânın unutulduğu bu toplumda Lût (a.s) gibiler, onların bu tür ahlâksızlıklarına engel olmak istemişler, ancak susturulmuş ve etkisiz hale getirilmişlerdi.

FUHUŞ

Çirkin davranış, gayr-i meşrû' cinsel ilişki, zina. Gerek söz ve gerekse fiillerdeki her türlü çirkinliği, edepsizliği, hayasızlığı, söz ve davranışlarda sının aşmayı kapsayan bir tabir.

Her türlü ahlâksızlık, homoseksüellik, kötü huyluluk, çıplaklık, açıklık, terbiyesizce konuşma ve cimrilik, kısacası; Allah'ın, yapılmasını veya söylenmesini yasakladığı her şey bu kelimenin şumûlüne girer. Ayrıca, bu ahlâksızlıkları, toplum içinde yaymak veya yaymaya çalışmak; örneğin, müstehcen hikaye ve romanlar, bu türden tiyatro oyunlarıyla sinema filmleri, çıplak resimler, kadınların ortalıkta açık saçık dolaşması karşı cinslerin birbirleriyle diledikleri şekilde eğlenmeleri aynı şekilde fuhuş teriminin kapsamına girer.

“Pompei size neyi hatırlatır?”

Sorsalar, “Pompei size neyi hatırlatır?” diye, çoğumuz, “İtalya’da Napoli şehri yakınlarında antik bir şehirdir.” deriz. Bu tarif yanlış değil, fakat eksik...

Aslında, Pompei, Allahü teâlânın gazabına uğramış bir şehirdir. Hafızamıza da böyle yerleşmesi lâzım. Batı kaynaklarında da bu yönü ile meşhurdur. Tarih boyunca; azgınlıklarından dolayı gazaba uğramış şehir, millet aslında sadece bundan ibaret değil. Azgınlıklar zirveye ulaşınca, böyle musibetler çok gelmiş milletlerin başına...

“Allahü teâlâ imhal eder; fakat ihmal etmez.” Yani yapılan azgınlıkların cezasını vermeyi geciktirir; fakat cezalarını vermeyi ihmal etmez. Yapılan kazılardan anlaşıldığına göre; zenginliğin, ihtiyaçsızlığın akıl almaz boyutlara yükseldiği Pompei şehri; görünce, insanların utancından yüzünü kapatacağı, gözlerini yumacağı bir eğlence pazarı hâline gelmişti. Fuhuş, ahlâksızlık, hayvanları bile utandıracak durumdaydı. İnsanlardaki utanma duygusu tamamen dumura uğramıştı.

“Serbest yaşama” ve “cinsel özgürlük”

Dünya hızla manayı bırakıp taparcasına maddeye koşmakta... Herşeye para olarak bakmakta; gelsin de nereden nasıl gelirse gelsin düşüncesinde. İnsan maddenin esiri olma, yolunda. Bu da insanı “Eşrefi mahluk” yaratılmışların en şereflisi olma makamından uzaklaştırmakta.

Başka bir ifade ile insanı hayvanlaştırmaktadır. Çünkü hayvanların dünyası, yeme içme ve çiftleşmeden ibarettir. Zamanımızın insanı da koşar adımla buraya doğru koşmakta. Dolayısıyla sonunu hazırlamaktadır. Çünkü bu düşünceye sapmış hiçbir topluluk, hiçbir devlet, hiçbir medeniyet ayakta kalamamış yok olup gitmiştir.

Bu maddenin esiri olma hali Amerika’da başlayıp, Avrupa’ya, buradan da ülkemize geçmiştir. Eskiden ülkemizde bazı kuruluşlar tarafından gündeme getirilen, savunulan bu gayri insanı düşünceler, son zamanlarda resmi makamlarca da savunulmakta; savunulmakta da kalmayıp fiiliyata geçirilmesi için ön ayak olunmaktadır. Bunun en açık örneği geçenlerde gazetelerde çıkan şu haberdir.

Kadınlar patronların oyuncağı

Bugün dünyada en çok istismar edilen sömürülen maalesef “kadın”dır. Fakat, kadınlar bunun farkında değiller. Hatta bu istismarları, haklara, özgürlüklere kavuşma şeklinde algılıyorlar. Kadın bir kesimde değil hemen hemen her kesimde sömürülüyor; ticarette, reklamda, siyasette, köşe dönmede...

Geçen hafta gazetelerde çıkan bir haber bunu açıkça ortaya koymaktadır. Haber kısa ama başlığı da dahil sonuna kadar istismar, yönlendirme, aldatma, kandırma üzerine bina edilmiş. Tam bir İngiliz siyasetiyle hazırlanmış. “İşyerinde flört faydalı çıktı” başlıklı haber şöyle:

Kadının cinsel yönden istismarı

İnsanlık tarihi boyunca en çok istismar edilen nedir? diye sorsanız bana, hemen “kadın” diye cevap veririm. İslamiyet ve ondan önceki hak dinler hariç her devirde kadın, devamlı sömürü vasıtası olmuş.

İnsan yerine bile konulmamış. Herhangi bir ev eşyasından farkı olmamış kadının. Mesela, Roma kanunlarında köle olarak kabul edilirdi. Vatandaşlık hakkından mahrumdu, ona, herhangi bir ev eşyası gibi bakılırdı. Ev eşyası gibi alınıp satılırdı kadın.

Budizm inancında kocası ölen kadının yaşama hakkı yoktu. Son zamanlara kadar ölen Kocası ile beraber cayır cayır yakılırdı. Şimdi gelelim günümüze... Çoklarının zannettiği gibi kadın bugün de kölelikten kurtulamamıştır.

Hatta, eski devirlerden daha çok istismar edilmektedir; daha çok köleleştirilmiştir. Görünüşte kendilerine eşya oldukları söylenmese de, eşya kadar bile önem verilmemektedir.

Bunları yapanlar da daha çok kadın hakları savunucuları. Kadın hakları, kadına özgürlük gibi sloganlarla kadınlar aldatılmakta, daha çok sömürülmektedir. Bu sömürme çok iyi kamufle edildiği için kadınlar farkında değil.