Deneme

Keşke...

Teypte eski bir Cohen şarkısı:


"Yolumu gözleyen bir kadını terk ettim / karşılaştık bir süre sonra /


‘Gözlerinin feri sönmüş’ dedi bana: / ‘Aşkım, ne oldu sana?’/


Böyle gerçeği söyleyince / ben de doğru söylemeye çalıştım ona /


‘Senin güzelliğine ne olduysa’ dedim, / ‘benim gözlerime de o oldu’.





8 - 10 dizeye sıkışmış hazin bir aşk hikayesi...


Buruk; kırılmış oyuncaklar kadar...


Ve yenik; "keşke"li cümleler gibi...


Bu sözcüğü kaç konuşmanızın başına eklemişseniz onca ıskalamışsınızdır hayatı...


Dört mevsimlik bir sene olsa ömür, "keşke", onun güzüne denk gelir.


Hepten vazgeçmek için erkendir, telafi etmek için geç...


Mağlubiyetin takısıdır "keşke"...


Kaçırılmış fırsatların, bastırılmış duyguların, harcanmış hayatların, boşa yaşanmış ya da hakkıyla yaşanamamış yılların, gecikmiş itirafların ağıtıdır.

Söylemediklerimi İşitin Lütfen

bana aldanmayın!
Yüzüm bir maskedir,
Sizi aldatmasın.
Binlerce maskem var.
Çıkarmaya korktuğum.
Ve, hiç biri ben değilim...
Olmadığımı göstermek
İkinci doğam oldu.
'kendinden emin biri' dersiniz,
sanki güllük gülistanlık
benim için herşey...
adım güven belirtir.
Ve,
Oyunumun adı
Ağırbaşlılıktır.
İçimde ve dışımda denizler sakin,
Herşeyin kumandanı ben...
Fakat, inanmayın bana,
Lütfen!..
Herşey dışta düzgün ve cilalı,
Hiç yıpranmayan, her zaman saklayan
O maske!..

Bir KIVILCIM

bir kıvılcım YANGINA sebeb olurmus
YANGIN felaketin habercisiydi
ben biliyordum
sense inatla tersini idda ediyordun

kıvılcım öylece kala kaldı
nereye gitseydi
ilerisi karanlık
gerisi bosluk
yolu uzundu

sönmemek icin zemin arıyordu
ama akan zaman ve atılmamıs adımlar onu yorgun düsürmüstü
gel görki uzaklardaki YANGIN haberi yerine ulasmamıstı
cünkü sadece sözler vardı
ne anılar nede umut birikimi
gidis gelisler vardi

Sıkı Tut Yüreğini

Düşmek; bazen bir daha kalkamamaktır.

Bazen de, daha iyi kalkmak toparlanmak, eskisinden daha diri olmaktır ruh için.Elbet beden düşecek toprağa tıpkı bir yaprak gibi.

Bir kıvılcım gibi söner bedenler.Elbet bedenler toprak olur.
Ya düşen yürekse ve ruhumuzsa ne olur?

Yaşamın pırıltılarında esir ettiğimiz sımsıkı tutamadığımız yüreğimiz ne olur,ah yürekler ne olur?

Tutabilmek hayatı ve tutunabilmek biryerlere... Sımsıkı tut yüreğini ki tutundum diyebildiğin birşeyin olsun. Her insanın en çok aşina olduğu kadar bir o kadar uzak olduğu menzil değilmidir yüreğimiz ?

Hayat Anladığın Gerçekler Kadardır Aslında

Demek ki bu yüzden yalnız ölürmüş savaşçılar kuru kalabalıklarda. Bu yüzden yalnızlığına terk edilirmiş gerçekler. Çünkü uyanmak istemeyen kalabalıkların kâbusudur gecenin sessizliğinde ötenler. Belki ileri giden bir varlıktır bu dengesizlik içinde denge arayanlar. Bu yüzden işte terk edilir gerçekleri gösterenler.

Çıkarsın sahneye ifade etmek için ifade edilmesi beklenenleri, yetmezsin. Yavaşça süzülürsün beklentiler denizinden. Bürünürsün kendi benliğine, beğenilmezsin. Çünkü karşısında durduğun kalabalık sadece bir kalabalıktır, anlamsızdır. Aralarında beslendiğin nehirler vardır, coşkulu ve sessiz.

Aralarında yoldaşın vardır, hakiki ve saklı. Bilirsin değerini, bu kalabalığın içinde saklı. Düşünürsün onlar neden saklı? Yenilmiş midir bu kalabalığa? Yoksa anlamış mıdır anlamsızlığı? Onun için mi saklanmıştır kendi kabuğuna? Bulamazsın…

Çünkü sen aradığını bulmak için çıkmışsındır yola ve bulmadan dönmeyeceksindir eve. Belki

Çekiyorum sevgimin tetiğini

Çekiyorum sevgimin tetiğini
Kalbimi namlunun ucuna hedef gösterip
O korktuğun sevgimle vuruyorum kendimi
Sen önce vurdun sonra acıdın bu can'a

Matem rengi kelimelerle oynar oldu ellerim
Her yeri sis kaplamış
Uzaklığın gözlerimin önünde erirken çarelerim git gide tükeniyor
Vuslatının eşiğinde sefalete sürükleniyorum sanki

Ruhuma düşen cemrelerin tükendiğinden olsa gerek soğudu içim
Bir bahar esintisi, ufkuma doğacak güneş, seyrime düşen meltem zannetmiştim
Oysa şimdi buz kapladı yüreğimi
Zamana sığındım titreyen yetim bir çocuk masumluğunda
Aslını görmeyen gölge cahilliğinde kaldım karanlıklarda

Yaralarıma parmaklarımı bastırdım görünmesin diye
Ama ellerimden taştı kandamlaları
Bakışların tuz gibiydi yar kanadı yaralarım
Saklanmadım
Boğazımı dikenli tellerin yırttığını umursamadan yuttum bakışlarını

Yelkenleri suya indi gönlümün
Dimağımda kuru gürültülerden bozma suskunluğum
Sen “benden ne istiyorsun” dedikçe lal kesildi dilim
Hiçbir şey istemedim senden

Damlalar

Bir yağmuru bin damlaya göstermek vardı..

Bir kalbe bir güneşi.

Güneş vururdu dallara ve dallar sararırdı kenarından.

Işık süzülürdü buluttan ve gölge olurdu dağ taş..

Bazen sıcaktan ürperir kaçardı bulutlar,

Isıtırdı, yakardı güneş..

Teninde güneşin izlerini taşıyan gamlı çocuklar,

Bir sır gibi yüreklerine bastırdıkları acıyla dolaşırlardı..

Zamandan bihaber bebekler,

Neye güldüğünü bilmeden gülerken hayata,

Neye güldüğünü unutan büyükler de gülümserdi onlara..

Neye ağladığını unutan, neyin acıttığını unutan büyükler..

Kaçtım…

Kaçtım…
Kendimden gelen haykırışları duymamak için.. sessizliğin içindeki sesleri, karanlığın içindeki yüzleri görmemek için.. kaçtım…

Baktım…
Geriye dönüp baktığımda yitik bir kentin kayıp bir düş’ü oldum… düşlerimin griliğinde kendime baktım.. sisli ve yağmurlu bir havada İstanbul’a bakar gibi baktım…

Saklandım…
Tüm kelimelerimi yanıma alıp saklandım.. cümlelerimin beni terk etmesine izin verdim… kilitli bir kapının ardında herkesten ve her şeyden saklandım…

Islandım…
Yağan yağmurlar altında şemsiyesiz saatlerce dolaştım… ıslandım… yağmurla birlikte yağdım avuçlarına… yağmurla ıslandım…

Sustum…
Tüm şiirleri, şarkıları sözsüz bestesiz bıraktım… cümlelerimi anlamsız, kelimelerimi çırılçıplak yalnız bıraktım… sustum…

Döndüm..
Buz tutmuş düşlerim, yaban kalmış gülümseyişlerimle… eksik kalan günlerimle yaşanmamış yarınlarıma döndüm…

Kaçarken baktığımda saklanan benliğimin yağmurda ıslanışını susmaların ardından gördüm… ve dünüme bu günüme yarınıma döndüm…

Korkuyor


İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi birşey vermedigi için.
Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.



William Shakespeare

Üşüdüğüm zaman...

Üşüdüğüm zaman...
Üşüdüğüm zaman kimin hayaline sokuluyorum zannediyorsun?
Kimin... kimin parmaklarını hissediyorum arasında saçlarımın? ..

Üşüdüğüm zaman...
Üşüdüğüm zaman, katı bir mum gibiyken yani;
Tam ortamdan geçen ipin ucunda kim yanıyor titreyerek?
Kim eriyor içimde,
Kim taşıyor benden ve kiimm sıcak gözyaşı damlaları halinde süzülüyor bedenimden? ..

Üşüdüğüm zaman...
Üşüdüğüm zaman bir yandan hayalini bulup ona sokulmaya çalışırken; bir yandan da hayal olup senin bulabileceğin yerlerde dolaşmadığımı mı zannediyorsun?..
Ve sana... Ve sanaa; başını yaslayabileceğin bir omuz getirmediğimi mi zannediyorsun?..

Üşüdüğüm zaman...
Üşüdüğüm zaman senin de bir yerlerde üşüdüğünü...
Ve sen, tam ortamdan geçen ipin ucunda titreyerek yanarken; ben de senin içinde “çattııırrçutur” yandığımı bilmediğimi mi zannediyorsun?..

Üşüdüğüm zaman...
Üşüdüğüm zaman, kimin hayaline sokuluyorum zannediyorsun?.

Aşık Çiftlerin Burçlarının Uyumu

KOÇ - KOÇ : Her iki taraf da birbirini yönetmek isteyeceğinden, çatışmalarla dolu bir beraberlik olur.
KOÇ - BOĞA : Olumlu bir beraberlik. Fakat Koç’un Boğa’nın üstüne fazla gitmemesi, kızdırmaması gerekir.
KOÇ - İKİZLER : Tartışmalarla geçecek bir beraberlik. Duygu ve fikir farklılıkları nedeniyle birbirlerini tatmin edemezler.
KOÇ - YENGEÇ : Kavgaların çoklukla olduğu, birbirini anlayamayan iki insanın beraberliği.
KOÇ - ASLAN : Olumlu bir beraberlik. Birbirlerini anlar ve desteklerler.
KOÇ - BAŞAK : Tartışmaların yaşanacağı bir beraberlik.
KOÇ - TERAZİ : Verimli ve uyumlu bir beraberlik. Birbirlerini desteklerler.
KOÇ - AKREP : Zor bir beraberlik. Birbirlerini yönetmek isterler.
KOÇ - YAY : Uyumlu bir beraberlik. Birbirlerini anlar ve desteklerler.
KOÇ - OĞLAK : Çiftler arasında pek uyum yoktur.
KOÇ - KOVA : Birlikte hareket etmekte ve birbirlerini anlamakta zorlanırlar.
KOÇ - BALIK : Çiftlerin uyuşmadığı bir beraberlik.

BOĞA - BOĞA : Fiziksel olarak birbirlerini çekici bulurlar. Birinin diğerini idare etmesi gerekir.
BOĞA - İKİZLER : Uç noktalarda olan iki insanın beraberliği.

Kararsızım

sürekli baska baska rolleri üslenip
üstümüze uygun kiyafet secerek dalýyoruz cemahat icine.
"yerine göre davranmasini bilmeli", buda basit bahanelerimizden biri, kendimiz olmaktan cýktýgýmýz bu yolda.
yüzüme karsý yüzün gülüyor,
peki ya dýs yüzeye cýkmamýs yüzün?
bazen gercekleri his edebiliyoruz,
samimiyetsizlik var bunca sevgi dolu sözlerde....
ama bazen....
ama bazen öyle usta oyuncular karsýna cýkýyor ki, güvendigin daglara kar yagýyor derler ya hani, iste bu yüzden güvenimi yitirdim.
sadece sözde kalan arkadaslýk, dostluk bana göre degil, ama tam sana göre!
niye mi?
sana soruyorum o zaman, arkadas, dost kelimesini ne kadar sýk kullanýyorsun?
bu sözlerinin arkasýnda bir maneviat bulabilirmyiim arkadas!


gecen gece tartýsmakdayken birden
acý gercek üstüme dogru yürüdü.
saygýyý bilirmisin?
ben bilirim sanmýstým, yanýlmýsým.

Tıkanıp Kaldığında Hayat

Bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat, soluk almak güçleştiğinde,

Yüreğin susup, mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını,

Dağlara dönmeli yüzünü insan.

Yeni patikalar, yeni yollar seçmeli, yüreğini ferahlatacak;

Yeni insanlarla 'tanışmalı, yeni keşifler yapacak....

Hep isteyip de, bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa, Gerçekleştirmeyi denemeli!

Her geçen gece, ölüme bir gün daha yaklaştığını; zamanın bir nehir,

Kendisinin bir sal olup da, O dursa da yolculuğun devam ettiğini anlamalı.

Baş döndürücü bir hızla geçiyorsa birbirinin aynı günler,

Her akşam aynı can sıkıntısıyla eve giriliyorsa,

Değiştirmeye çalışmalı bir şeyleri;

Küçük şeylerle başlamalı belki; örneğin, bir kaç durak önce inip

Servisten, otobüsten; yürümeli eve kadar, yüreğine takmalı güneş gözlüklerini;

Gördüğünü hissedebilmeli!

Sağlığını kaybedip, ölümle yüz yüze gelmeden önce.

İlla büyük acılar çekmemeli, küçük mutlulukları fark etmek için!

Başkasının yerine koyabilmeli kendini;

Bir Leyla Düşlemesi...

Bir Leyla düşlemesidir aşk. Yanmaktır bir gülün kırmızısında, türküler yakmaktır sevgiliye.
Gün batımlarında tutulan sevdaları gün doğumlarında aramanın adıdır aşk. Seherlerde bülbülün yanık nağmelerinde gül hasreti çekmektir; güle rengini veren, yüreğini veren bülbül olmaktır aşk.
Ve biz şimdi büyüsü kaybolmuş zamanlarda aşkın peşine düştük.

Pazar pazar gezinen Zeliha olduk aşkımıza bir Yusuf bulmak için. Yusuf, esrarını gizleyen ebedi iffetti.

Mecnun'a özendik sevdamızı bir Leyla'ya yüklemek için. Leyla bir ışıktı, ab-ı hayattı aşkı filizlendiren.

Ferhat olup Şirin'ler hatırına gönül kazmasını yamaç yüreklere vurmak istedik.

Şirin, gönül aynasında aşkı büyüten bir suretti.

Bitmeyen özlemler büyütüyoruz bağrımızda. Leyla'ya, Şirin'e, Aslı'ya adadığımız yüreklerimiz vardır. Suretten öte aradığımız bir yâr vardır. Yârin adıyla yan yana bilinsin istediğimiz adlarımız vardır.