Namaz

HASTALIK KANIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER

Kadınlar özel hastalık kanının, hüküm bakımından, burundan akan kandan farkı yoktur. Eğer sürekli akarlarsa böyle bir özrü bulunan kimseye; "özürlü","özür sahibi" ya da "mazur" denir.

Kısaca; üreme organından âdet ve lohusalık dışında kan gelen kadın (istihazali), sürekli burnu kanayan, kanı giden, idrarını kaçıran, yel kaçıran, akıntısi dinmeyen, yarası bulunan, hastalık sebebiyle gözü yaşaran kadın ve erkek özürlü sayılır ve aşağıda sayacağımız hükümler hepsi için geçerlidir.

Cünüp Olan Kimseye Yasak Olan Şeyler Nelerdir?

Cünüp olan kimseye yasak olan şeyler aşağıya alınmıştır:

1- Namaz kılmak,

2- Ka'be'yi tavaf etmek,

3- Kur'an-ı Kerim'e dokunmak ve onu taşımak. Binaen'aleyh üzerine ayet-i kerime yazılı olan ma'deni veya kağıt paraya abdestsiz olarak dokunmak veya taşımak caiz değildir. Mesela şimdiki beş yüz lira üzerinde sure-i feth'in başı yazılıdır, bunu taşıyabilmek için ya abdestli olmak veya üzerine ayet yazılı bulunan paranın taşınmasını caiz gören Şafi'i mezhebini taklid

4- etmek lazımdır.

5- Kur'an-ı Kerim'i okumak.

6- Camide kalmak.

Adetli İle İlgili Hükümler

Âdetli ile Lohusa, birçok yönden birbirine benzedikleri için, ilgili hükümlerin çoğu da birbirinin aynıdır. Meselâ âdetliyi ilgilendiren oniki hükümden sekizi aynı zamanda lohusayı da ilgilendirir. Bir diğer deyişle şimdi sayacağımız bu sekiz hükümde her ikisi de ortaktır.

Hem Âdetliyi Hem de Lohusayı Ilgilendirenler

l. Namaz:

Âdetlinin ve lohusanın namaz kılmaları ve secde yapmaları haramdır.

Namaz ister farz, ister vacip, ister sünnet, ister nafile ve isterse geçmiş bir namazın kazası olsun. Secde de ister Kur'ân-ı Kerîm'deki secde âyetlerinin okunması ve dinlenmesiyle yapılacak olan tilâvet (okuma) secdesi olsun,isterse şükür secdesi olsun. Dolayısıyla âdetlinın ve lohusanın, her nasılsa, okudukları ya da duydukları secde âyetinden ötürü secde yapmaları gerekmez. Çünkü kendilerinde bunun için gerekli olan ehliyet yoktur.

Adetini Şaşıran Kadının Durumu

Âdetinin sayısını ya da zamanını, yani yerini şaşıran kadına, "dâlle", "Mudille" ya da "Mutehayyira" denir ki, sözlük anlamı "şaşıran" ya da "şaşırtan" demektir. Şaşırtması, fetva sorduğu fıkıhçıyı hayrete düşürmesinden ötürüdür.

Her kadının, âdette de Lohusalıkta da, hem âdetli hem de temiz günlerinin yerini de, yani tamamını da, sayısınıda bilmesi bir görevdir. Meselâ her ayın ilk beş günü ya da son beş günü âdetli, kalan yirmibeş günü temiz olması gibi.

Delirmesi, bayılması, bu konudaki tembelliği ya da dinî konulardaki önemsemezligi gibi bir sebeple âdetini unutan ve her nasılsa kendisinden sürekli kan gelmeye başlayan kadının, kendine geldiği anda meseleyi araştırması gerekir; eğer âdetinin yerini ve süresini büyük ihtimalle bulabilirse ona göre davranması, bulamazsa -ki böyle hem zamanı hem de süreyi şaşırmaya genel şaşırma denir- hükümlerde ihtiyatli olanla amel etmesi gerekir.

Cami ve Çocuklarımız

Evin iyisi sosyal tesislere yakın olandır. Böyle bir evde oturmak insana ek bir mutluluk getirir. Ancak bazı insanların, -farkında olmadan ve suret-i haktan görünerek- işlediği hatalar, küçük mutlulukları dahi yok ediyor.

Bilhassa yaz günlerinde sokakta oynayan çocukların cami bahçesine sokulmamalarına şahit oluyorum. Çocukları ellerini yıkamak için bile cami bahçesine almamanın ne İslâmî ne de insanı bir tarafı vardır diye düşünüyorum... Cami avlusunu ve lavaboları temiz tutması için görevlendirilen insanların çocukları cami çevresinden uzaklaştırmalarını anlamakta güçlük çekiyorum... Öyle ki ezan okunurken terli terli şadırvana koşup abdest almak isteyen çocuklar dahi, cami avlusundan uzaklaştırılıyor. Ellerini yüzlerini yıkamak için cami avlusuna gizlice giren bazı çocukların ürkek ürkek cami içine, bilmedikleri fakat merak ettikleri bir şeye bakar gibi baktıklarına şahit oluyorum. Bu çocukları yetiştiren anne-babalara içten içe sitem etmekten kendimi alamıyorum.

Eevlerinizi Mezarlıklara Benzetmeyiniz

"Siz evlerinizi Namazlarınızdan bazısını kılınız ve evlerinizi mezarlığa benzetmeyiniz."

Farz Namazları camilerde cemaatla kılmakla mükellefiz, onun için bu evlerde kılınacak Namazın, nafile Namaz olması gerekir demişler. Çünkü evlerde Namaz kılmak o evin nurlanmasına ve bereket hasıl olmasına sebeptir. Namaz kılınan evler gök ehline yıldızlar gibi parıl parıl parlar, parlaklık nispeti Namazların çok kılınmasına bağlıdır. Hangi evde Namaz kılınıyorsa,o evin nuru hepsinden çok daha ziyadedir. Hele gece Namazları kılınan Namazları evlerin nuruna, bereketine misal bile bulunmaz.

Cemaat Rahmettir

"Efdali a'mal namaz, namaz, namaz sonra da cihaddır" buyurulmuş. Hele gece kılınan iki rekat nafile namaz ve sabah namazının sünneti dünya ve dünyanın içindeki her şeyden, altını, gümüşü ve sair madenleri de dahil olduğu halde hepsinden efdaldir. Zira dünya ve dünyanın içinde neler varsa hepsi fanidir amma ibadetlerin hepsi bakidir.

Baki olan; elbette fanilerden efdal aladır. Onun için sen mutlaka namazını cemaatla kılmağa gayret et. Hele sabah ve yatsı namazlarında bulunmayanlar münafıklardan addedilmiştir.

İyi bak, Hz. Ömer gibi adil bir hükümdar bir namazı cemaatla kılmayı kaçırmış da yüz bin dirhem kıymetindeki arazisini tasadduk etmiş. Oğlu Abdullah da eğer bir vakit cemaatı kaçırırsa bir gün oruç tutar ve bir gece de sabaha kadar ibadet eder ve bir köle azad edermiş. Bazı bahtiyarlar da eğer bir cemaatı kaçırırsa onu tam yirmi beş kere tekrar kılarlarmış ki aynı cemaat sevabını alabilsinler.

Önce Namazdan Sorulacağız

Cennetin anahtarı Namaz olduğu gibi kıyamet gününde ilk sorgu da Namazdan olacaktır. Dürüst, doğru, havf ve haşyet ile huzuru tam ile kılınan Namaz, makbul-i ilahi olacağından sair amelleri de buna göre makbul ve dürüst olur. Eğer Namazı makbul olmadı ise diğer amelleri de öyle redolunur. Namaz aynı zamanda saadet köprüsüdür. Bir insanın Namazı onu kötü ve fuhuş şeylerden korumuyorsa onun Namazı makbul olmadığı anlaşılır.

Namazın Şartları

Namaz kılmak için evvala Allah Tealaya sağlam bir iman lazımdır. Onun için fıkıh kitaplarını çok oku, Allah’ı iyi öğren ki, yanlış iş yapmıyasın. Allah’ın varlığına, birliğine, benzeri, evveli ve ahıri olmadığına, her şeyi görür, bilir, işitir ve her şeye gücü yeter olduğuna, bütün varlıkları yaratanın Allah olduğuna, meleklerine, Kitaplarına, Peygamberlerine, Ahiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna, öldükten sonra dirileceğimize, hesaba, mizana,cennet ve cehennem şeksiz şüphesiz inandım, iman getirdim der ve şehadet kelimesini sık sık getirirsin.

“Namazın dinde yeri, başın bedende yeri gibidir.” Hadisi Şerif

Kötülüklerin Düşmanı Namaz

Muhakkak Namaz kişiyi fuhuş ve münkerattan meneder.Vakt-i saadette bir adam varmış, Namaz kıldığı halde bazı kötü işler yaparmış. Efendimize şikayet etmişler. Peygamberimiz de:

-Namaz onu bir gün meneder buyurmuş.

Hakikatten az bir müddet sonra adam kendiliğinden bütün kötü huylarını terk etmiş. O zaman Cenab-ı Peygamber Efendimiz:

-Ben size söylemiştim: Bir gün, Namazı onu her kötülükten menedecektir.

Bakınız yukarıdaki baş söz “muhakkak” ile başlar. Bu Kur’an-ı azimüşşanın sözüdür. Demek ki biz Namazı dürüst kılamıyoruz ki Ramazandan sonra Camilerimiz-Mescidlerimiz boşalıyor. Ve sonra yine herkes kendi aleminde. Senelerden beri bu böyledir. Bu da bize anlatıyor ki, biz Namazı şuurla kılamıyoruz.

“Namazını kılan Orucunu tutan, Zekatını veren, Haccını yapan kimseye müslümandır diye şehadet edilir.” Hadis !

Namaz Kimlere Farzdır?

Namaz; Sevgili Peygamberimiz tarafından “Dinin direği” olarak tarif edilmiştir. Miraç’da farz kılınmış ve o gece, bütün müslümanların elli vakit sevabına denk olmak üzere her gün beş vakit Namaz kılmaları kesinlikle emredilmiştir. Namazın Miraç’da farz edilmesi sebebiyle Peygamberimiz: “Namaz, mü’minin miracıdır” buyurmuştur. Bu kutsal ibadetin farziyetini inkar, küfürdür. Akıl ve baliğ olan her müslüman mutlak surette Namaz kılacak. Böylece yüce Allah’a karşı kulluğunu ve O’nun emirlerine bağlılığını gösterecektir. Namazın terk edilmesi kalplerin kararmasına ve insanın küfre yaklaşmasına sebep olacağından çok tehlikelidir.

Bir İnsana Namazın farz olması için üç şartın bulunması gerekir:

1.) Müslüman olmak.
2.) Erginlik çağına gelmiş olmak.
3.) Akıllı olmak.

Günde beş vakit Namaz vardır. Bunlar: Sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı Namazlarıdır. Hadisler;

Namazın Önemi

İnsanların ilk görevi, Allah'ın varlığına ve birliğine, Hz. Muhammed (s.a.v.) peygamberliğine inanmaktır. İmandan sonra farzların en önemlisi Namazdır. Namaz ruhu temizleyen, kalbi aydınlatan, insanı Allah'ın huzuruna yükselten bir ibadettir. Namaz, bize beden ve ruh temizliği kazandıran bir nurdur. Bu sayede müslüman günah kirlerinden Arınır ve cennete girmeye làyık temiz bir kul olur. Namaz kalblere Allah korkusunu yerleştirerek insanı günah işlemekten korur. Bu gerçek Kur'an-ı Kerim'de şöyle bildirilmektedir:

"Sana vahyolunan kitabı oku,Namazı dosdoğru kıl. Gerçekten Namaz, hayasızlıktan ve fenalıktan alıkoyar."

Namazın doğru kılan bir kimse günah işlemekten kurtulur. İmanını kuvvetlendirir. Allah'ın rızasını kazanır. Cennetin aydınlık yolu kendisine açılır. Müslüman Namaz kılmakla mükellef olduğu gibi, çocuklarına da Namazı öğretmek zorundadır. Sevgili Peygamberimiz şöyle buyuruyor:

"Çocuklarınıza yedi yaşına gelince Namaz kılmasını emredin."

Namaz

Namaz, İslamın beş şartından biridir. "İman" dan hemen sonra ikinci sırada yer alır. Kur'an-ı Kerim'de ve hadis-i şeriflerde daima, imanla birlikte zikredilmiştir. Namaz Dinin direğidir. Kalbin nuru, müminin miracıdır.(Mümin Namazda ruhen yücelip yükselir). Namaz, manevi kirleri temizleyen bir su gibidir. Mümin onunla günde beş defa temizlenir ve ferahlanır. Namaz, Müslüman, akıllı, ergenlik çağına gelmiş (bàliğ) her erkek ve kadına farzdır. Allah'ın emridir. Cenàb-ı Hak,Kur'an-ı Keriminde "Namaz kıl" emrini vermiş, Peygamberimiz de Namazı en ince teferratuatına kadar anlatmıştır. Mezhep imamları ve büyük Din alimleri de, Peygamberimizden duyulanları ve görülenleri derleyip toparlamışlar ve bizlere kadar ulaştırmışlar.

Resulullahın kadınlarla sözleşmesi

Peygamber efendimiz Mekke'nin fethinden sonra erkeklerle sözleşti, dine uymada nelere dikkat edeceklerini bildirdi. Erkekler bildirilen bu hususlara uyacaklarına dair Resulullaha söz verdiler. Bu sözleşmeden sonra Peygamber efendimiz kadınlarla sözleşmeğe başladı. Kadınlarla yalnız söz ile olup, mübarek eli, kadınların ellerine dokunmadı. Kötü huylar, kadınlarda, erkeklerden daha çok olduğundan, daha çabuk tesir altında kaldıklarından kadınlarla sözleşirken, erkeklerden daha fazla şart, araya kondu. Allahü teâlânın emirlerini yapmış olmak için, bunlardan kaçınmak lazım geldiği bildirildi.

Bu sözleşmede bulunan kadınlara Resulullah efendimiz hayır dua etti ve aflarını diledi. Bu sözleşmeyi her kim okuyup kabul edip bunlara uyarsa bu sözleşmeye dahil sayılır ve bu duaya kavuşur.