Bir İhtilali Hatırlamaktadır Nisan

Nisan, doğum günüdür aşkın.. Tarihinden ve tarifinden boşanarak, tarihini ve tarifini sadece bir kadını sevmekten ibaret kılmaktır..

Nisan, bir kadını, sevmeye cüret ederek sevmektir.

Bir kadını Nisan'ın diliyle sevmek, bütün ihtilalleri emziren, bütün iktidarları deviren kuvveti bahşeden ve kudretin her türlüsünü zarif bir meltemle tersyüz eden sırrı keşfetmektir.

Böylesine sevilmiş bir kadını hatırlamaktır Nisan, ve ihtilal emziren aşkların ve aşk gibi coşan ihtilallerin hafızasıdır. Hem devrimdir, hem de karşı-devrimdir, Nisan'ın diliyle sevilen bir kadın..

Böyle bir kadın, bir elin sıcaklığı gibi varolmuş olsa da, coğrafyasız bir ruh gibi hiç yaşamamış olsa da farketmez..

Nisan, bir elin sıcaklığı gibi yaşamış kadınları da, coğrafyasız bir ruh gibi hiç olmamış kadınları da bir ihtilal müjdesini emzirircesine doğurur.

Belki de bir elin sıcaklığı gibi yaşamayı da, coğrafyasız bir ruh gibi yaşam kayıtlarından silinmeyi de aynı kadına bahşetmenin kudretidir Nisan.

Nisan'da doğan, Nisan gibi doğan ve Nisan'ı doğuran kadınları, Nisan'ın rengiyle sevmek, hatırlanması bile ruhu ürperten bir ihtilali gerçek kılmaya cüret etmektir.

Ve, ölümle hayat arasındaki çizgiyi bir ihtilal gibi yakıcı kılmaya azmetmektir, Nisan'ın gözlerine bakmaya teşebbüs etmek..

Meskensiz bir ömrü, sonsuz bir bedel ödemeye azmettirmektir..

Gelmiş ve gelecek bütün isyanlara can vermektir, "o"ndan başka hatırlanmaya değer birşey kalmasın diye.

Beyazı sarıya, sarıyı maviye ve maviyi kızıla sarmaktır..

Nisan'dır bir kadını hatırlamak, tarifi ve tarihi silmiş aşk'tır..

Aşk'ın, mesnedin ve meskenin örteni olduğunu anlamaktır..

Nereden geldiği belli olmayan bir gecedir ve nereye gideceği çokça belli olan bir kader..

Sessiz sedasız gelen ölüme, çengilerin dansına özenen kelimelerin şehvetiyle yarenlik etmektir.

Nisan'da doğan ve Nisan'ı doğuran bir kadını sevmek..

Geç bulmanın boynunu vurmaktır, zamanın minberinde..

Çabuk kaybetmeye kıbleyi haram kılmaktır, günışığının rahminde..

Gelene git demektir, gidene yolun açık olsun demek..

Ve, yarım kalmış bir yürüyüşe, aşktan sızmış bir makamda, keyfe keder bir nokta koymaktır..

Kefensiz bir aşkın dizlerine tefekkür miktarı uzanmaktır..

Ve, bütün bir ömrü teşehhüd miktarından ibaret kılmaktır..

Bir kadını sadece sevmeye cüret ederek sevmektir, Nisan..

Aşk'ın, mesnetsiz ve meskensiz olduğunu bilmektir..

Kefensiz bir tefekkürle aşk sözleri mırıldanmaktır, "o" duysa da duymasa da..

Kefensiz bir bakışla bakmaktır bir kadının Nisan rengi gözlerine. Ve, siyah saçların ördüğü hayat sicimine uzatmaktır boynu, yaşananları bahşiş diye unutarak ve yaşanmamışlara geceyi siyah bir şal gibi dolayarak..

Kefensiz bir arzuyla açılan ve sarmalayan avuçların içindeki bir elin sıcaklığını, cennetin ve cehennemin elele tutuşması bellemektir.

Tarifi ve tarihi hükümsüz bırakan bir aşka koşarak, uğruna çok şey değen bir hayat yaşamış olmaktır.

Nisan'la başlayanın ancak Eylül'le noktalanacağını ne pahasına olursa olsun bilmektir.

Bir hayatın bütün delikanlı zamanlarını sabıka kayıtlarından ibaret kılmaya gönüllü koşmaktır.

Bir erkeğin bütün teferruatlardan arınmış hikayesinin şerefidir, Nisan'da bir kadını hatırlamak...

Delikanlı bir ömrün sabıka kaydıdır, Nisan.

Bütün ihtilalleri emziren bir ihtilaldir.

Nisan'ın diliyle sevilen bir kadını Nisan'da hatırlamak..

Ölümün parmaklarına ipek mendillerle dokunmak, hayatın saçlarına siyah şallar bağlamak ve aşk'ın ayakuçlarına sarı güller bırakmaktır


3 yorum

hakikaten güzel bir

hakikaten güzel bir yazıymış yazanın kalemine ve yureğine sağlık

20.01.2008 - gülşen

Hoş bir yazı idi.

Hoş bir yazı idi. Teşekkürler...

18.09.2007 - ankebut-57

Nisan'da doğan, Nisan gibi

Nisan'da doğan, Nisan gibi doğan ve Nisan'ı doğuran kadınları sevmek hep hüzün mü verir?

Nisan'da doğan sevdiğini niye sever? Sevenini niye sevemez?

Bu soruya cevap bulmak lazım...

21.04.2007 - Sezen Aksu

Konular