Bende Kaldı Ellerin

Bin bir gece içinde
Uykusuzum ben yine
Aklımda eski günler
Avunurum derdimde


Bende kaldı ellerin
Çocuk yüzün,gözlerin
Yıllar merhem sürmedi
Delip geçer sözlerin


Gün ağarır şehirde
Aldı telaş evlerde
Sende öksüz kalmışım
Yürek erir közlerde


Zaman geri dönmez ki
Sevda ecel bilmez ki
Katran kaynar içinde
Dalım çiçek açmaz ki

Ihlamurlar altında dizi şarkısı


1 yorum

Yoksun Yaz başıydı

Yoksun



Yaz başıydı gittiğinde, ardından,
Kimsesiz bir yaz geliyordu. Yoktun. Kimsesizdim.
Çıkılmış bir yolun ilk durağında bir mevsim bekledim durdum.

Yaz başıydı gittiğinde. Sersemletici bir rüzgar gibi geçmişti Mayıs.
Seni bir şiire düşündükçe
Kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi
Uçucu ve yumuşak şeyler geliyordu aklıma.
Önceki şiirlerimde hiç kullanmadığım bu sözcük
Usulca düşüyordu bir kağıt aklığına,
Belki de ilk kez giriyordu yazdıklarıma, hayatıma.
Yaz başıydı gittiğinde. Bir aşkın ilk günleriydi daha.


Gittin. Koca bir yaz girmesin aramıza. Yaz ve getirdikleri.
Kırılmış bir şeyi onarır gibi başlamayalım yarım kalmış arkadaşlığımıza.
Adımlarımız tutuk, yüreğimiz çekingen, körler gibi tutunup, dilsizler gibi
bakışmayalım.


Gittin. Şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza.


Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
Birbirine uzanamayan
Boşlukta iki yalnız yıldız gibi
Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
Ne kalacak bizden?
Bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim şu kırık dökük şiirim
Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında
Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden
Bizden diyorum, ikimizden
Ne kalacak?


Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz.
Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada
Bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilmeyen çocuklar gibi


Kış başlıyor sevgilim
Hoşnutsuzluğumun kışı başlıyor
Bir yaz daha geçecek hiçbir şey anlamadan
Oysa yapacak ne çok şey vardı
Ve ne kadar az zaman
Kış başlıyor sevgilim
İyi bak kendine
Gözlerindeki usul şefkati
Teslim etme kimseye, hiçbir şeye
Upuzun bir kış başlıyor sevgilim
Ayrılığımızın kışı başlıyor
Giriyoruz kara ve soğuk bir mevsime.


Kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak,
Yazıya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak,
Camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak...
Böyle zamanlarda her şey birbirinin yerini alır
Çünkü her şey bir o kadar anlamsızdır
İçimizdeki ıssızlığı dolduramaz hiçbir oyun
Para etmiyor kendimi avutmak için bulduğum numaralar
Bu aşkı yaşatan ayrıntıları nereye saklayacağımı bilemiyorum.
Çıplak bir yara gibi sızlıyor paylaştığımız anlar,
Korkuyorum sözcüklerden, sessizlikten de; bakamıyorum aynalara,


Dışarda hayat düşman bana
İçeride odalara sığamıyorum
Bir ayrılığın ilk günleri daha
Her şey asılı kaldı bitkisel bir yalnızlıkta
Gün boyu hiçbir şey yapmadan oturup
Kulak verdiğim saat tiktakları
Kaplıyor tekin olmayan göğümü
Geçici bir dinginlik, düzmece bir erinç
Suyu boşalmış bir havuz, fişten çekilmiş bir alet kadar tehlikesiz
Bakınıp dururken duvarlara
Boş bir çuval gibi, çalmayan bir org gibi, plastik bir çiçek,
Unutulmuş bir oyuncak, eski bir çerçeve gibi, hani,
Unutsam eşyanın gürültüsünü, nesnelerin dünyasında
Kendime bir yer bulsam, dediğim zamanlar gibi
Kendi içimden yeni bir kendim çıkarmaya zorlandığım anlar gibi
Yeni bir iklime, yeni bir kente, bir tutkunluk haline, bir trafik kazasına,
Başıma gelmiş bir felakete, işkenceye çekilmeye, ameliyata alınmaya
Kendimi hazırlar gibi.



Yani dayanmak ve katlanmak için silkelerken bütün benliğimi
Ama öyle sessiz baktığım duvarlar gibi olmaya çalışırken,
Ve kazanmış görünürken derinliğimi

Bir anın, yalnızca bir anın bütün bir hayatı kapladığı anlar
O tiktaklar kadar önemsiz kalır şimdi
Hayatıma verdiğim bütün anlamlar
Göremiyorum da, biliyorum


Bana zamandan söz ediyorlar
Yaraların nasıl sardığından, ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden
Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme geldi yeniden.
Hepsini biliyorum zaten, bir işe yaramadığını bildiğim gibi.
Dahası onlar da biliyorlar.
Ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler, öyle düşünüyorlar.
Bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak, yüreğimin unuttuğu yerleriyle yeniden karşılaşmak
kolay değil elbet.
Kolay değil bunlarla baş etmek, uğruna içimi öldürmek.


O boşluk doldu sanacağım
Oysa o boşluğu dolduran eksilmem olacak.



Zamanla yerleşecek yaşadıklarım, yeniden konumlanacak, çoğalacak anlamları, önemi
kavranacak.
Bir zamanlar anlamadan yaşadığım şey, çok sonra değerini kazanacak.


Yokluğun derin ve sürekli bir sızı halini alacak.
Oysa yapacak hiçbir şey kalmadı artık
Mutluluk geçip gitti yanımdan
Her şeye iyi gelen zaman bizi kanatır olmuş


Sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmış
Bir ilişkiyi, duyguların birliğini,
Bir aşkı beraberlik haline getiren kendiliğindenliği
Yani günlerimiz aydınlıkken kaçırdığımız her şeyi bir düşün
Emek ve aşkla güzelleştirilmiş bir dünya
Şimdi ağır ağır batıyor ve yokluğa karışıyor
Orada olmuş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla...



Bu şiire başladığımda nerde,
Şimdi nerdeyim?
Solgun yollardan geçtim.
Bakışımlı mevsimlerden
İkindi yağmurlarını bekleyen
Yaz sonu hüzünlerinden
Gün günden puslu pencerelere benzeyen gözlerim
Geçti her çağın bitki örtüsünden
Oysa şimdi içimin yıkanmış taşlığından
Bakarken dünyaya
Yangınlarla bayındır kentler gibiyim:

Unuttuklarını hatırlamaktan
Uzun uzak yolları tarif etmekten


Giderken ya da dönerken atlanan eşiklerden
Duyarlığın gece mekteplerinden geldim
Bütünlemeli çocukluklarıyla geçti
Gençliğimin rüzgara verdiğim yılları
Gök ummaların ve iç dökmelerin vaktinden geldim.


Adım ölü kelebeklerin adının yanına yazılmasın diye
Acı çekecek yerlerimi yok etmeden
Acıyla baş etmeyi öğrendim.
Yoksa bu kadar konuşabilir miydim?



Bir şiir yaşatır her şeyi yaşamın anlamı solduğunda
Ben yoluma devam ederim. Bitmemiş bir şiirin ortasında
Darmadağınık sözcükler ve kafiyeler
Yaşamsa yerli yerinde
Yerli yerinde her şey...


Şimdi her şey doludizgin ve çoğul
Şimdi her şey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi
Şimdi her şey yeniden
Yüreğim, o eski aşk kalesi

Yepyeni bir mazi oluşturdu sözcüklerin gücünden
Dönüp ardıma bakıyorum
Yoksun Sen…

Ve ben seni özlerken yine yüreğimden dilime tek söz gelir;
Seni Seviyorum

29.09.2007 - Misafir

Konular