ACI

Demek böyle bir şeymiş AŞK

Hiç ummadığın zamanda hiç ummadığın bir insana karşı sana her ne yaparsa yapsın eksilmeyen bir kalp sızısıymış..
Tüm kriterlerin,beklentilerin,umutların anlamsızlaştığı kendi kendinle yaptığın bir mücadele süreciymiş daima kaybetmeye mahkum olduğun..

Ben bunu sanırım ilk kez yaşıyorum ve artık kendimi yargılamayı bu duyguyu bir mantığa oturtmaya çalışmayı unutmalıyım..

Bu hissin hiçbir mantığı,aklı,zihni ve tabiî ki gururu yok!!!
Sadece hissediyorsun,özlüyorsun,unutmuyorsun..
Yaşadığın her an sanki bıçakla kalbine ve beynine nakşedilmişçesine seni bir saniye rahat bırakmıyor..

Unutacağım,yok sayacağım neleri unuttum neleri yok saydım ben hayatta diyorsun ama nafile..Kaçtıkça daha çok kovalanıyorsun..Her kes ve her şey söz birliği etmişçesine görevini yapıyor ve bir fotoğraf karesi gibi bir anı hatırlatıyor sana..

Bir yandan kalbinde çok derin sızı hissederken bu zamanlarda bir yandan da mazoşist bir zevk alıyorsun..
Yok tabiî ki biliyorsun tüm bunları sadece senin yaşadığını,onun asla aklından dahi geçmediğini ve beklide bu sayede AŞK’ın devam ediyor..

Acı çekmekten keyif,keyiflerinden acı çekmeye alışıyorsun…
Her an abartısız söylüyorum aklına gelebilecek her an onu düşünüyorsun..Yemek yerken,yürürken,tv izlerken,annenle ya da dostlarınla konuşurken,öfkeliyken,mutluyken….vs. her ne yapıyorsan yap beyninin bir yeri sürekli onun adını tekrarlıyor..

Bu durumdan nasıl kurtulacağını düşündükçe,daha çok girdaba çekiliyorsun..
Hak edişler etmeyişler değer mi değmez miler tamamen anlamını yitiriyor..
Bu sebeple o her geri geldiğinde kucak açıyorsun tüm o acıları sana o yaşatmamış gibi..

Canını yaksa da hem de çok çok yaksa da onunla geçirdiğin her saniye,telefonda sesini duyabildiğin her saniyeyi biriktirmek istiyorsun..Ağzından çıkan her bir kelimenin yalan olduğunu bilsen de,hatta senin bunu bildiğini o da bilse de,aranızda yazıya veya söze dökülmemiş bir anlaşma varmışçasına,tüm o yalan kelimeleri bir bir beynine nakşediyorsun büyük bir hazla,çünkü biliyorsun ki bir süre sonra hem de çok kısa bir süre sonra o kayıplara karışacak ve sen yalan da olsa o kelimelerin her birisine sonsuz ihtiyaç duyacaksın…Ta ki onun bir sonraki gelişine kadar..

Yeminler ediyorsun,sözler veriyorsun ararsa telefonu açmayacağım,buluşmak isterse kesinlikle reddedeceğim diye ancak hepsi boş..Telefondan belki yüzlerce kez sildiğin ancak bir an beyninden atamadığın numarasını gördüğün an parmağın beyninden değil kalbinden emir alıyor ve derhal cevaplıyorsun,üstelik ilk konuştuğun günkü heyecanla alo diyorsun..Belki küskün kırgın bir sesle konuşuyorsun önce ama sonra,sonra bir yanda sesini duyabilmenin hazzı diğer tarafta birkaç dakika daha fazla konuşabilme arzusu ile,yüreğinin tüm sıcaklığını sevgisini ortaya koyuyorsun..Kesinlikle reddedeceğim dediğin buluşma teklifini duymak için bir yandan konuşurken onunla,bir yandan dualar ediyorsun…Bu mutlu dakikalar bitiyor sonra,telefonu kapatıyorsun o an uyanıyorsun tatlı rüyadan,içinde bir eziklik elinde telefonun tekrar tekrar aradığı saate hatta dakikaya bakıyorsun,söylediklerini bir bir beynin ve yüreğinden geçiriyorsun ki bir harfini dahi unutma riskini ortadan kaldırabilesin,yavaş yavaş düşmeye başlıyorsun sonra ve kızmaya kendine neden açtım hani açmayacaktım neden buluşmayı kabul ettim hani etmeyecektim diye..Ama nafile o her zamanki gibi almak istediğini alıp,çekip gitmiştir..

Geçmişe baktığında bunları hak edecek hiçbir şey yapmamışsındır..Neden seni bu şekilde ve sürekli incittiğine anlam veremezsin,geceler boyu bunu düşünürsün..Oysa cevap çok basit ve bir o kadar da açıktır;sevmemiştir!!!Seni senin onu sevdiğin kadar sevmemiştir..Senin sevilmeyi istediğin gibi de sevmemiştir..Zaten bu yüzden adı AŞK’tır bu hikayenin..

Lanetler edersin onu tanıdığın güne,ona verdiğin tüm sevgiye,tavizlere..Ama artık geri dönüşü mümkün değildir..O biliyordur ve ömrü boyunca da bilecektir senin onu ne kadar çok sevdiğini,her sana geldiğinde kapının daima açık olduğunu,daima özlendiğini..Bu rahatlıkla hayatına devam eder..Başka yüzler tanır,başka hayatlar,başka gülüşler,başka eller,başka bedenler..Bunu da bilirsin,bu durum acına acı katar ama ne yazık ki aynı zamanda AŞK’ına da AŞK…


2 yorum

acıyı yaşamazsak şu

acıyı yaşamazsak şu canda ,mutluluk duygusunu öğrenemeyiz bu hayatta*

23.08.2010 - Misafir

Zehirli bir hancer gibidir.

Zehirli bir hancer gibidir. Her sablanisinda yüregine sifa ararsin.. Bilmezsinki her gün her saniye her dakika bir elvadadir senin özünden, sana.. Her kayip yapilan her fedakarliklar, verilen her saniyeler daha da baglar vefasiz sevgiliye..

yüregin acir icin sizlar. kalbin inler. Haykirmak istersin. inlemen bile duyulmaz. Seviyorum dersin, aynadaki surat gülümser ve sonra kandiriyorsun der. inanmazsin. bak yine arayacak. elbet bir gün arayacak.. sonra yine kosa kosa gidersin yine sille tokat yüreginin terk edisinin acisini yasamak üzere..

Aslinda sevilen sevgili degil, terk edilis. umursanmamak.. aslinda ask bir et parcasina degil verilen yillara harcanan emege, her saniniye isgal etmis kabus dolu anlara..

nafile..

inandirabilmek ne mümkün.. düsülmüs bir kere tuzaga. cikilmiyor artik kapandan.

sevmek ne güzel birsey sevildigin müddetce..

simdi ise kapandan kurtulusun son firsati.. unutmak tüm fedakarliklari, bir kerecik olsun diyebilmek hayir. dönebilmek sirtini. Belki edilmis intikam yeniminin rüvansidir yönelebilmek HAK'ka..

Yapilan fedakarliklarin paketlenip bir kutu icinde bir daha cikarilmayasiya firlatilma zamandir, denizlerin en dibine..

kücük bir elvada busesidir gecmisine.

www.zehirliok.com

12.06.2008 - Züleyha Yusuf

Konular