Ihtiyaç

Boşanmanın çocuk üzerindeki etkileri

Aile içindeki her birey boşanmadan olumsuz etkilenir.Yetişkinler çocuklara oranla daha kontrollü olduklarından, çocuklar boşanma olayından yetişkinlere göre daha çok etkilenirler.

Boşanmanın çocuklar üzerindeki etkilerine baktığımız zaman, bu etkilerin çocuğun yaşına, kişilik gelişimine, anne-baba tutumlarına ve çocuğun cinsiyetine göre değişim gösterdiğini görüyoruz. Örneğin, boşanma olayından kız çocukların en çok etkilendikleri yaş beş iken, erkek çocuklarda ergenlik döneminin başlangıcı, yani on bir on iki yaşlar olarak karşımıza çıkıyor.

Babalarına âşık kızlar

Duygusal sorumluluklarınızı da ihmal etmeyin

Erkekler çocuklarına karşı olan sorumluluklarım genellikle maddi boyutlarla sınırlarlar. Çocuğu iyi bir okulda okutmakla tüm maddi ihtiyaçlarını karşılamakla ve çocuğun her istediğini almakla ona olan görevlerini yerine getirdiklerine inanır ve mutlu olurlar. Buna vicdanı rahatlatmak da diyebiliriz.

Boşanmış babaların, çocuklarına karşı olan vicdanlarım rahatlatmak adına da aynı davranış ve tutumlara başvurduklarını; biliyoruz. Bir baba şöyle demişti: "Çocuğunuzla ilgilenin diyorsunuz, biliyor musunuz ki, ona daha yeni, en son model bir cep telefonu aldım." Bu babanın çocuğunun daha on yaşında olduğunu da belirtmek isterim.

Ne yazık ki, çocuklar da bir süre sonra babalarının bu tutumlarını kullanmaya başlarlar. Para makinesi olarak görülen balar durumu anladıklarında ne kadar üzülseler de iş işten geçmiştir artık. On beş yaşındaki bir genç kız babasını tanımlarken; şu sözleri kullanmıştı: ´´Babama ihtiyacım paraya ihtiyacım olduğu zamanlardır. O da bunu bilir. Onu her aradığımda ne kadar para istediğimi sorar." Bir başka gencin babasına yaklaşımını sizlere aktarayım:

Çocuklarımız ailesini değil kendilerini düşünüyor!

Millet olarak geçmişte birçok badireler atlattık. Atlatılan bütün bu badireler ailede, toplumumuzun sosyal yapısında önemli bir sarsıntı, çöküş meydana getirmedi. Başka bir ifade ile bütün bu badireleri sosyal yapımızdaki sağlamlık sayesinde atlatabildik.

Tarihte, çok defa yok olma noktasındayken, milletimizdeki birlik beraberlik, tasada kederde tek vücud haline gelme refleksi, yok olmaktan kurtardı bizi. Çünkü, böyle bir durumda zengini, fakiri maddi manevi neleri varsa canı gönülden ortaya koyardı. Düşüncede yaşayışta uçurumlar yoktu.

Zengin zenginliğini, fakir fakirliğini bilirdi. Zengin, fakiri devamlı kollar, sıkıntıya düşünce imdadına yetişirdi. Fakir de haline şükreder; bundan dolayı ne Cenab-ı Hakka isyan eder, ne de onlar gibi yaşayamadığı için zenginlere düşman olurdu. Komşusunu bir gün göremeyen ertesi gün kapısını çalar, “ Komşu görünmüyorsun, nerelerdesin, başına bir iş mi geldi?” diye sorardı.