Farkındalık

Farkındalık

Çocukların duygularını kontrol etmelerini öğrenmeden önce, bu duygularının farkına varmaları gerekir. Bu size çok aşikâr bir konu gibi gelebilir, ama toplum olarak duygularımızın hiç farkında değiliz ve çocuklarımız anababalarının izinden ayrılmıyor ve duygularından çok küçük yaşlardan itibaren uzaklaşıyor. Bu durum özellikle baskı altında bulunan ya da bir travma geçirmiş çocuklar için geçerlidir. Duygularını kontrol edemeyeceklerini düşünür, doğru ya da yanlış, anababalarının da böyle düşündüğünü hisseder ve istenmeyen ya da kontrol edemeyeceklerini düşündükleri duygularını bîlinç dışına iterler. Günümüzde gereksinim duyduğumuz şey, bence Freud ya da Hitchcock´un bastırılmış duygularımızın bizlere verdiği zararları bize yeniden hatırlatılması.

Ne yapabiliriz?

1. Çocuklarımıza düzenli bir şekilde duyguları hakkında sorular sorabiliriz.

2. Duygularının sözsüz ifadesini vücut dillerinden gözlemleyip, çok fazla varsayımda bulunmadan veya yorum yapmadan, onlara bu konuda bilgi verebiliriz. Örneğin:

Duygularının farkına varmasına yardım edin

Çocukların duygularını kontrol edebilmelerini kısmen genleri belirler. Kimi çocuklar tüm duygularını rahatlıkla dışavurabilirken, kimileri duygularını pek ifade edemez. Çocuğun, duygularını ifade şekli ne olursa olsun, iç özgüvenlerinin, duygularının farkında olması çok önemlidir. (Bu, çocuklara duygularını iyi bir şekilde ve uygun bir dille ifade edebilmelerini öğretecektir. Bu konuya 11. Bölümde tekrar değineceğim.)

Çocukların duygularının farkına varmalarının en iyi yollarından biri, önce sizin kendi duygularınızı açmanız ve onunla paylaşmanızdır. (Örneğin, "Sabahtan beri yağmur yağıyor. Bıktım artık. Sen de benim gibi mi düşünüyorsun yoksa senin için farketmiyor mu?")

Bir başka yol ise, sözsüz davranışlarını gözleyip, aşırıya kaçmadan yorumlamanızdır. ("Sesin bana biraz durgun geliyor. Gerçekten bu işi yapmaktan memnun musun?" ya da "Burcu´yla konuşurken kaşların çatıktı. Aranızda ters bir şey mi oldu yoksa bana mı öyle geldi?")

Kendisinin farkına varması için resim, oyun ve tiyatro gibi etkinlikleri kullanın.

Bu yazıyı okumazsan ikinci şansın, son şansın olabilir

İkinci şans, her şeye yeniden başlama fırsatıdır. Birçok insan, yaşamında ikinci bir şans ister. Sıklıkla ikinci şans, bir başarısızlığın ardından istenir. Bir sınavda başarısız olursak ikinci şans isteriz. Eşimizle sorunlar çözülmez hale geldiğinde, keşke evlenmeseydim ya da başkasıyla evlenseydim deriz. İşimizi yönetirken başarısız olursak, keşke öyle yapmasaydım da şu şekilde yapsaydım deriz. Bazen çok öfkelenir, kırarız birisini. Başa dönmek için ikinci bir şans isteriz. Her seferinde alternatif hareketi yapabilmek için ikinci bir şansı isteriz.

İkinci şansın ve içinde bulunduğumuz dönemle olan ilişkisi

Sevginin Farkına Varmak

İnsanoğlunun merakı sınır tanımıyor. Yeryüzünün derinliklerini, gökyüzünün sonsuzluklarını bilmek için sürekli arıyor, araştırıyor.

Meselâ, ay yüzündeki lekelerin anlamını çözmeye çalışıyor.
Güneşteki patlamaları zamanından önce haber veriyor.
Fırtınayı, hortumu olmadan biliyor.
Depremi, vaktinden önce bilmeye çalışıyor.

Gece, gündüz, hangi gezegenin nerede, nasıl ve ne durumda bulunduğunu ilmen açıklıyor.

Yıllar önceden, ayın, güneşin ne zaman doğup, ne zaman batacağını hesaplıyor.
Denizlerin gel-gitlerini, karaların heyelan tehlikesini tahmin ediyor.
Kısacası, kainatta meydana gelen büyük küçük bütün olayları merak ediyor, araştırıyor, irdeliyor.Sonuçta da anlıyor, biliyor, açıklıyor. Bilgisine göre tedbirler alıyor.

Ancak, ayın yüzündeki lekeleri araştıran insanın, yanıbaşındaki sevgilerin lekelenmesini, gölgelenmesini farketmemesi nedendir?

Sevmek, Neyi Sevdiğini Fark Etmektir.

İnsan o ki, O’ndan başkasını sevemez sevginin mahiyeti icabı, O’ndan başkasını bilemez bilginin icabı..

Işık ki tek kaynaktan dağılır. Işığa yakın olan aydınlık,uzakta kalan karanlıktır.
Her şeyin O’ndan olması ve ışığın tek kaynaktan dağılıyor olması,O’ndan başkasının bilinme ve sevilme ihtimalini tümden yok eder.

Kimi zaman sevdiğimizin ne olduğunu bilmeden severiz.Ve insan henüz neyi sevdiğini bilmediği böyle zamanlarda O’ndan başkasını sevdiğini zannedebilir.

Bir çiçeği,bir kuşu,
Denizi,yağmuru,
Gökyüzünü,yazıyı,
Yazıyı yazanı,kalemi tutanı
Bir yaratılmışı hasılı

Söz gelimi Leyla Mecnun’u, Şirin Ferhad’ı, Züleyha Yusuf’u sevdiğini zannedebilir.

Oysa sevmek en fazla, neyi sevdiğini fark etmektir demektir ve seven biraz da neyi sevdiğini bilendir.
Çünkü ışığın kaynağı tektir.Ve aydınlığın kim kendinden menkul olduğunu iddia edebilir?