Eş Seçimi

Eş seçimi ve evliliğe hazırlık için ana kurallar!

Hayat boyu annemizden, babamızdan, hocalarımızdan, büyüklerimizden duyduğumuz, kitaplardan okuduğumuz bazı önemli sözleri ömür boyu unutamayız.

Zamanı ve yeri geldikçe bu önemli sözleri, "babam böyle demişti", "kulakları çınlasın hocam şöyle demişti" şeklinde dile getiririz. Eğer sözünü ettiğimiz kişi rahmetlik olduysa, ruhunu şad edecek şekilde en güzel övgülü sözleri söyledikten sonra, zihnimizde kalan tek cümlelik o güzelim "vecizeli sözü" anlatır ve onun hakkında yorumumuzu yaparız.

Bu tür vecizeli sözler, halkımız tarafından büyük ölçüde önemsendiği için kolay kolay hafızalardan silinmiyor.

Aşağı yukarı her insanın hafızasında bir takım vecizeli sözler vardır. Yeni evlenecek gençler için aşağıda sıraladığımız anlam dolu sözlerin, sizlerin hayatında da aynı şekilde yer edeceğini umuyoruz.

Evleniyoruz Düğünümüz Var!..

Evlenmek hayatımızın dönüm noktalarından biri. Öyle bir nokta ki, bütünümüze kavuşma–birleşme, birbirini tamamlama süreci. Böylesi önemli noktaya gelmeden önce yaşanan süreçte farkındalığımızı arttırmalıyız. Öteki yarımızı bulma bu hayattaki en hassas, bir o kadar da zor bir imtihan dönemidir. Olumsuz bir süreçse sabır, güzel bir birliktelik ise daimi şükür isteyen bir imtihan.

Atalarımız “huyu huyuma, boyu boyuma” boşuna dememişler.

Efendimiz (a.s.m.), şu tavsiyede bulunur bizlere:

“Üç şeyi geciktirmeyin. Vakti gelince namazı, hazır olunca cenazeyi ve denk birini bulunca bekârı evlendirmeyi.” Yine bir başka hadis-i şerifinde; “Zürriyetiniz için iyisini seçin! Küfüv (denk) olanlarla evlenin ve evlâdınızı küfüv olanlarla evlendirin!” buyurur.

SÜNNI BIR HANIM ALEVI BIR KİMSE ILE EVLENEBILIR MI?

Müslüman bir hanım ancak müslüman bir kimse ile evlenebileceğinden önce müslümanı tanıtmamız lazımdır. Müslüman, İslam dininin bütün hükümlerini kabul edip hiç birisini reddetmeyen kimsedir. Yani namaz, oruç, zekat, hacc, abdest, gusül ve benzeri emirleriyle; katl, zina, içki, faiz ve benzeri nehiyleri kabul edip onlara inanan kimsedir. Ama zikredilen şeylerin tümünü veya bir kısmını kabul etmeyen kimse müslüman sayılmadığı gibi onunla evlenmek de caiz değildir. Evlenme vaki olduğu takdirde evlilik hayatı gayr-i meşrudur. Bunun adı ister sünni olsun, ister alevi olsun. Demek ki evlenmenin ölçüsü İslam'dır. Maalesef bugün yurt içinde veya dışında birçok müslüman hanım, durumu sormadan ve İslam'ın hükmünü öğrenmeden müslüman olmayan kimse ile evlenir ve kendini kıyamete kadar Allah'ın lanetine müstahak eder.

KIZ VE ERKEK İÇİN EN MÜNASİP EVLENME YAŞI NE OLMALIDIR?

Gerekli evlilik yaşı konusunda belirlenen bir sınır yoktur. Fıkıh açısından teorik olarak bebek de, yüzellilik ihtiyar da evlenebilir. Ancak evlilik hayatında problem olabilecek derecedeki yaş farklılıklarına kefâet (denklik) açısından bu konuda dikkat edilmelidir Islâmda evlenmenin faydaları olarak, Huzur bulmak (Rûm 30/21), insan neslini sürdürmek (el-Hindî XVI/276 "Evlenin, çogalın. Çünkü ben kıyamet günü sizinle diğer ümmetlere övüneceğim") ve kendini haramdan korumak, (Hadîs için bk. Tirmizî, nikâh 1: Nesâhî, siyâm 43; Buhârî, savm 1, nikâh, 2,3) gösterildiğine göre, bunlardan birinin gerektiği, ya da ihtiyaç duyulduğu yaş, evlilik için tavsiye edilecek yaştır. Erginlikle Allah'ın insanda bir takım fizyolojik, psikolojik değişiklikler husule getirmesi, artık bu işe başlanılabileceğinin işareti olmalıdır. Yukarıda zikredilen üç fayda, ya da sebebe, içinde yaşamları toplumun karakterinin (Islâm toplumu, cahiliyyet toplumu gibi) ve çevre şartlarının da etki edeceğini de düşünerek, bu yaşı herkesin kendisinin tesbit etmesi gerekir.

Kendinizi Tanımadan İyi Bir Eş Olamazsınız!

Evlenmeye karar verdiğinizde, karşınızdakinin uygun kişi olup olmadığını anlamak için öncelikle kendinizi tanımanız gerekiyor. Nasıl bir kişiliğiniz olduğunu, ihtiyaçlarınızı, evlilikten beklentilerinizi, hayat görüşünüzü ve ahlaki değerlerinizi tespit etmeniz, karar verirken işinizi kolaylaştıracaktır. Kendini tanıdıktan sonra, kişinin evlenmeyi düşündüğü insana da olduğu gibi görünmesi gerekir.



AYNI İNANCA SAHİP OLMAK UYUM ANLAMINA GELMİYOR



Genellikle eşler birbirini tanımadan, biyolojik ve maddi yeterliliğe göre veya yine bu kriterlere önem veren tanıdıklarının tavsiyesine göre karar veriyor. İnancın kişiliğe getirdiği olumlu özellikler o kişinin sahip olduğu özelliklerle orantılı. Yani aynı inanca sahip olmak evlilikte mutlak bir uyumu sağlamayabiliyor.

Perdenin arkasını görebilmek

Dış görünüşe aldanıp da yanlış karar vermekten sakınmalıdır. Çünkü evlilik hayatına başladıktan sonra, geri dönmek zordur ve kötü huylu kimsenin, bundan sonra düzeltilmesi de kolay değildir.

Evlenmek, yuva kurmak, insanın hayatını değiştiren, ömrün dönüm noktasını meydana getiren bir olaydır. Yanlış bir tercih, insanın dünyasını karartır. Hattâ insanın âhıretine de te’sîr ederek, sonsuz azâba sebep olabilir.

Dış görünüşe aldanıp da yanlış karar vermekten sakınmalıdır. Çünkü evlilik hayatına başladıktan sonra, geri dönmek zordur ve kötü huylu kimsenin, bundan sonra düzeltilmesi de kolay değildir.

İyi bir başlangıç olur

Aradığımız ana vasıflar ile birlikte diğer vasıfların çoğu karşı tarafta var ise, karar vermek için yeterli sayılabilir. Lüzûmundan fazla ince eleyip sık dokuyan, kendine bir türlü aday beğenemiyen, kolay kolay evlenemez.

Evlilikte asâletin önemi

Araştırmadan, incelemeden sokakta ayak üstü verilen evlilik kararı, kısa zaman sonra yine sokakta bitmeye mahkûmdur. Evlilikte aranılacak özelliklerin başında, dindar olup olmadığı, dînimizin emirlerine uyup uymadığı gelir. Bundan sonra da diğer özellikler gelir.

Bu özelliklerin biri de kadının soyudur. Güzel ahlâk, neseb yolu ile devam eder. Bu sebeple iyi bir âileden kız almalıdır. Güzel ahlâk sahibi kadın, her türlü şartlarda kocasına sâdık kalır. Dînine bağlı olur. Dînine bağlı kimse ise, bütün iyi huyları kendinde toplamış kimse demektir. Nitekim hadîs-i şerîfte, (Kadını güzelliği için alma! Güzelliği onu helâke sürükleyebilir. Malı için de alma, malı onu azdırabilir. Dindar olanla evlen!) buyuruldu.

Kötü huy ve iffetsizlik ile adı çıkıp, kendini ve kocasını dillere düşüren kadından kaçınmalıdır. (Gübrelikte biten gülleri koklamayınız!) hadîs-i şerîfi, sütü bozuk, ahlâksızlarla evlenmeyi yasak etmektedir.

Kırk gün bekledi

Merv şehri kâdısının bir kızı vardı. Ülkedeki, ileri gelen zengin, makam ve mevkı sâhibi kimseler bu kızı isteyince hiç birine vermedi. Bu zâtın Mübârek adlı, bağına-bahçesine bakan bir kölesi vardı. Aradan iki ay geçmiş meyveler olgunlaşmış bolluk bereket gelmişti.

Efendisi, Mübâ rek'ten üzüm isteyince, toplayıp getirdi. Getirdiği üzüm çok güzel olmasına rağmen henüz olmamıştı, başka üzüm istedi. O da ekşi çıktı. Efendisi; "Bahçede o kadar üzüm var, niçin böyle üzüm getiriyorsun?" demekten kendini alamadı.

Mübârek; "Efendim! Ekşisini tatlısını bilmiyorum!" diye cevap verdi. Bağ sâhibi; "Sübhanallah iki aydır bağdasın, daha hangisinin ekşi, hangisinin tatlı olduğunu bilmiyorsun." diye çıkıştı. Mübârek onları yemekle değil korumakla vazîfeli olduğunu biliyordu.

Efendisi; "Niçin onlardan yemedin?" deyince; "Siz benden bağınızdaki meyvelerin muhâfazasını istediniz. Yeyiniz demeyince alıp yemem uygun olur mu, emrinize karşı gelebilir miyim?" cevâbını verdi. Efendisi böyle bir hâdiseyle ilk defâ karşılaşmıştı.

Laura’nın huzurlu evlilik reçetesi

Aktüel dergisinde Eda Göklü’nün bana çok entresan gelen bir yazısı dikkatimi çekti. Bunu yorumsuz olarak siz değerli okuyucularımın bilgisine sunmak istedim.:

“Laura Doyle'un da en büyük isteği evliliğinin iyi yürümesiydi. Ama kocasının daha romantik, anlayışlı, açıkçası tam da "kendi istediği gibi" olmasını beklerken o tam tersi bir tavır takınınca, yalnız ve mutsuz bir kadın oldu giderek. Kocasına yeniden aşık olması gerçekleşmesi mümkün olmayan bir hayaldi artık. O da radikal bir kararla, hayatında ilk kez, kontrolü tamamen erkeğinin ellerine bıraktı. Aslında pes etmişti; ne onun dediklerine karşı geliyordu, ne de kararlarını eleştiriyordu. Akşam programlarını bile ona bırakmıştı onca yıl sonra.

Erkeğin ve kadının hayırlısı

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
"Mü'minlerin imanca en olgunu, ahlak itibariyle en güzel olanıdır. Sizin hayırlınız, kadınları için hayırlı olanlarınızdır"
"Sizin hayırlınız, aile fertlerine hayırlı olanınızdır. Ben ehlime, aileme hayırlı olmada sizin en hayırlınızım"

Güzel ahlaklı ve aile fertlerine karşı iyi niyetli olan kimse hayırlı bir erkektir. Bir erkek, alacağı kadının hayırlı olmasını isterse onda şu hususları aramalıdır:

Cenab-ı Hakka ibadetini bırakmayan, kocasına itaatte ve hürmette kusur etmeyen, onun kazancını saçıp savurmayan, dünyaya getirdiği çocuğunu İslami terbiye üzerine yetiştiren, iffet ve haya sahibi bir hanım olmalıdır. Zamanımızda bir çok kimseler, alacağı kadının serveti veya maaşı olup olmadığını araştırmaktadır. Hadis-i şerifte ise,

"Kadın, ya malı için veya güzelliği için, yahut dini için alınır. Siz dini olanı alınız! Malı için alan, malına kavuşamaz. Yalnız güzelliği için alan, güzelliğinden mahrum kalır." buyurulmaktadır.

Eş seçiminde aranılacak özellikler

Evliliğin huzur içinde geçmesinde eşlerin inancanın, yaşayışının örf ve adetinin önemi büyüktür. Bunun için eş seçiminde çok tiziz davranmalı, kılı kırk yarmalıdır. Aksi takdirde, ileride ayrılıklara; çocukların ve ailenin perişanlığına sebep olur. Ayrılık olmasa bile bütün hayat sıkıntı, üzüntü içinde geçer. Evlilikte aranacak belli başlı özellikler şunlardır:

1- Eşler düzgün bir inanca, Ehli sünnet inancına sahip olmalıdır.

2- Eşler dindar olmalı, inandığı gibi yaşamalı. Beş vakit namazını kılmalı, haramlardan kaçmalı, farzları eksiksiz yerine getirmeli. Kadın dinimizin emrettği gibi örtülü olmalı. Resulullah efendimiz:

"Bir kimse, bir kadını malı, güzelliği için almış olsa, hem malından, hem de güzelliğinden mahrum kalır", buyurmuştur. Salih, dindar kimse ile evlenirken fakirlikten korkmamalı. Çünkü Allahü teâlâ, “Eğer fakir iseler, Allah onları, (evlenmeleri sayesinde) fazlı ile zengin yapar” buyuruyor. (Nur 32)

Kadında aranan özellikler

Evlenilecek kadında bir çok aranır. Bunlardan en mühimi kadının dindar olmasıdır. Kadının, dini zayıf ise, erkeğine ve kendi nefsine zarar verir. Yüzünü kara eder. Resulullah efendimiz:

"Bir kimse, bir kadını malı, güzelliği için almış olsa, hem malından, hem de güzelliğinden mahrum kalır", buyurmuştur.

Bu hadis-i şeriften maksat, alınacak kadının dindar olması lüzumuna işarettir. Dindar olmayan ile evlenmek caiz değildir. Bütün iyi sıfatları üstünde toplamış olan bir kadınla evlenmek, pek tabii daha makbuldür.

İyi kadın, padişahın başındaki tac gibidir. Kötü kadın ise, ihtiyar kimsenin üzerindeki yük gibidir.

"Ey Rabbimiz! Dünyada da, ahirette de hasene (iyilik) ver" mealindeki ayette geçen haseneden maksad, Hz. Ali'ye göre, dünyada saliha, iyi huylu kadındır. Dünyada Cehennem azabı, kötü huylu kadınla evlenmektir.

Erkeğin ve kadının hayırlısı

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

"Mü'minlerin imanca en olgunu, ahlak itibariyle en güzel olanıdır. Sizin hayırlınız, kadınları için hayırlı olanlarınızdır"

"Sizin hayırlınız, aile fertlerine hayırlı olanınızdır. Ben ehlime, aileme hayırlı olmada sizin en hayırlınızım"

Güzel ahlaklı ve aile fertlerine karşı iyi niyetli olan kimse hayırlı bir erkektir.

Bir erkek, alacağı kadının hayırlı olmasını isterse onda şu hususları aramalıdır:

Cenab-ı Hakka ibadetini bırakmayan, kocasına itaatte ve hürmette kusur etmeyen, onun kazancını saçıp savurmayan, dünyaya getirdiği çocuğunu İslami terbiye üzerine yetiştiren, iffet ve haya sahibi bir hanım olmalıdır.

Zamanımızda bir çok kimseler, alacağı kadının serveti veya maaşı olup olmadığını araştırmaktadır. Hadis-i şerifte ise,

"Kadın, ya malı için veya güzelliği için, yahut dini için alınır. Siz dini olanı alınız! Malı için alan, malına kavuşamaz. Yalnız güzelliği için alan, güzelliğinden mahrum kalır." buyurulmaktadır.

Din ile güzellik birlikte olması çok iyi olur.

Temeli sağlam olmalı

İnsan, yaratılmışların en üstünü, en şereflisidir. Dünya ve dünyanın içindekiler, canlı cansız herşey insan için yaratılmıştır. İnsan neslinin devamı da, erkek ve kadının evliliği ile ailenin kurulması ile mümkün olmaktadır.

Âilenin temelini karı-koca teşkil eder. Kadını zelil, erkeği sefil ve rezil etmeden, toplum içindeki yerlerini almasını sağlayan İslamiyettir.

Kadın ve erkeğin bir arada bulunmasının en güzel şekli, İslamiyete uygun bir evliliktir. Kurulan yuvanın başlangıçtan sonuna kadar huzurla devamı, erkek ve kadının görevlerini bilip buna göre yaşamaları ile mümkün olabilir.

İslamiyet, her hususta olduğu gibi bu hususta da yapılması gerekenleri açıkca bildirmiştir. Bunlara uyanlar rahat etmiş uymayanlar her zaman, perişan olmuştur.

Yuvanın sağlam olabilmesi, karı-kocanın dine uymalarına bağlıdır. Aksi halde, evlilikten beklenilen fayda tam ve noksansız elde edilemez. O halde kadın ve erkeğin İslami ölçülere azamı dikkat eden kimseler olması lâzım gelmektedir.Temel sağlam olursa kurulan yuva da sağlam olur. Dünya ve ahıret huzuru sağlanmış olur.

Keske'lere hayir!!!

Eğer; ilerde bir gün arkanı dönüp KEŞKE demek istemiyorsan. 3 Şeyi
doğru seç..

* Eşini doğru seç.

Doğru eş her zaman uzun zaman flort ettiğin kişi değildir. Önemli olan kısa zamanda da olsa fikirlerinin uyuştuğu, Yaşam tarzlarının benzediği, Espiri anlayışının yakın olduğu, Zor zamanların da hep yanında olacağını bildiğin, Dertlerini, sevinçlerini paylaşabileceğin, Fikirlerine, olaylara bakış açısına güvendiğin, Senin fikirlerine saygı duyan, Konuşmaktan sıkılmayacağın, Hayata küstüğün zaman seni kabuğundan
çıkartıp eğlendirebilen, Gözlerine baktığında ne söylemek istediğini anladığın, Aynı zamanda iyi bir arkadaş, Fiziksel görünüşün dışında da seni sen olduğun için sevebilecek ve bunu kaldırabilecek birini eş olarak seçmelisin! ! !

Dünya da böyle biri var mı? diye sorabilirsiniz şimdi. Emin ol var! !